08 Aralık 2025
weather
5°
42,6052 %0.07
49,5926 %0
5.743,43 % -0,05
Ara

TEMEL DEĞERLER “TARİH” -2

YAYINLAMA:

Atalarını tanıyarak nihai hedefleriyle bağlarının kopmaması, tekerrür eden olaylardan tecrübeler kazanılarak benzer hatalara düşülmemesi, insanlığa örnek olay ve şahsiyetlerden feyzler alınarak toplumda milli şuurun her daim uyanık tutulması adına milletimizin mutlaka ve mutlaka “Milli Tarih Şuuruna” ihtiyacı vardır. Tarihimizin her bir dönemi Türk evladı için övünç ve güven kaynağıdır. Türk çocuğu tarihini ve atalarını tanıdıkça özüyle buluşacak ve özgün olma yolunda kendinde müthiş bir enerji bulacaktır. Çünkü özünü tanıyan insanlar ancak o zaman kendilerini tanıyabilirler. Bu sayede tarih, insana ait olduğu kimliği sunacaktır. Tarihinden uzak kalmış milletler kısa veya uzun vadede bir kimlik karmaşası yaşarlar. Dünya tarihinin çeşitli dönemlerinde hep var olmuş olan Türk Milleti, varlık sebebini insanlığı hayretlere düşüren o tılsımlı kudretine borçludur. Türk Milleti o üstün dereceli, yılmayan, tükenmeyen güç kaynağını hiç şüphesiz ki tarihinden ve inancından (dininden) almaktadır.

            Bugün Türk çocuğunun beslenme kaynakları maalesef tıkanmış durumdadır. Ne ona doğru dürüst tarihini anlatacak ve sevdirecek kaynaklar sunulabilmekte ne de dinini tam olarak öğrenemediği için inancını yaşayabilmektedir.  İslam; bir din olmakla beraber, toplumları düzene sokma noktasında oldukça usta bir sistemdir. İnsanlığa sunduğu kurallar ve gerekçeler irdelendiğinde ne denli akılcı, gerçekçi, tutarlı ve evrensel özelliklere sahip olduğu çok net görülecektir.  Ancak İslamiyet’in hem bireysel hem de toplumsal hayattan kademe kademe uzaklaştırılmış olması bu gerçekliklerin fark edilmesini engellemekte ve doğal olarak da insanlık adına doğru bir yön çizilememektedir. Bugün bir rehber, bir kılavuz, bir yol gösterici olarak her daim insanlığın müracaat etmesi gerekli olan; nimetlerin en kıymetlisi Kur’an-ı Kerim, başucu kaynağı olması gerekirken; ya kapalı yüklük dolaplarında ya da kapalı bez çantaları içerisinde -saygıların en büyüğü gösterilmek amaçlı- duvarda asılı uyku modunda bekletilmektedir. 

Bugün Türk çocuğunun feyz alacağı, damarlarında dolaşan asil kanı harekete geçirecek ve şahlandıracak manevi besin kaynağı olan “Tarih Şuuru” da ne yazık ki kaynaklarda yeterli değildir. İnsanoğlunun geçmişini, köklerini, dostunu, düşmanını, atasını, tarihini merak etmesi ve bunu bilmek istemesi kadar daha doğal ne olabilir ki? Günümüz tarih kitapları –sınırlı sayıda istisnalar olabilir- ezberci ve ruhsuz bir anlayışla muhataplarıyla karşılaşmaktadır. Sayısal verilerin yoğunluğu ve kronolojik ezbercilik ister istemez gençliği bu bilime karşı sıkmakta ve soğutmaktadır. Çünkü bilgiler sürekli tekrarlana tekrarlana neticede ezber kaçınılmaz olmaktadır. Tarihsel olaylar derinlemesine ele alınıp toplumsal, kültürel, sosyo-ekonomik ve başkaca alanlarda irdelemesi ya hiç ya da üstün körü yapıldığı için bireyde merak ve doyum hali oluşmamaktadır. İnsanın sosyal bir varlık olmasına kıyasla kitaplarda maalesef olayların toplum üzerindeki etkileri pek dikkate alınmaz. Ayrıca tarihe damga vurmuş örnek olay ve şahsiyetler üstün körü, yüzeysel, genel hatlarıyla geçiştirilir. Sanki tarih, sadece savaşlardan ve savaşçı insanlardan ibaretmiş gibi o şekilde bir bahis olunur. Tarihi dönemleri etkisi altına alan kültür ve medeniyet içerisindeki edebiyattan, sanattan, mimariden, musikiden çok nadir söz edilir. Hâlbuki söz konusu gerçeklikler, asırlar sonra dahi günümüzde çok net fark edilebilmektedir. Örneğin; Selçuklu’yu Selçuklu yapan en önemli hususiyetlerinden biri, sanat ve mimari alanlarındaki üstün meziyetleridir. Bu iki alanı bütünleştirerek mimaride sanatsal tasarımlar ve çalışmalar ortaya koymalarıdır. 

“Devamı Haftaya”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *