Bu memlekette meyve veren ağacı taşlarlar.
Aynı zamanda hasetlikte bir numarayız.
Bu memleketin klavyeşörleri de çoktur.
Tuvalete bile elinde telefonla girip klavye delikanlılığı yapanlar var.
İdil Bilgen’in kraliçe olarak seçilmesi haliyle bu klavyeşörleri de harekete geçirdi.
Yorumları görünce kendimden utandım.
Eleştirilerin ayarı öyle bir kaçtı ki üzüntü duydum.
Ben İdil Bilgen’in güzel olup olmamasını tartışmayacağım. Zaten güzellik kavramı kişiden kişiye göre değişir.
Ama…
Eleştiren kadınların tiplerine bakın, eğitim seviyelerine bakın, erkeklerin eşlerine, kadınların kocalarına bakın…
Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bu eleştirileri yapanlar benim gözümde eğitimsiz, vasıfsız, genel kültürü olmayan, ciğeri beş para etmez kişilerdir.
Neden biliyor musunuz?
Bir insan bu kadar çirkinleşemez. Sırf kendi güzellik kriterine uymadığı için, İdil Bilgen’i ahlaksızca linç ediyorlar.
Karşılarında bir insan olduğunu unutarak…
24 yaşındaki bir kızın güzelliği ile uğraşacak kadar çirkin bir toplumuz.
İdil Bilgen’in yüzü gayet doğal, gözleri güzel, fiziği harika, gülümsemesi ise mükemmel…
Kimse boşuna haysiyet cellatlığı yapmasın.
Bilgen’i erkeğe benzeten, Kemal Sunal’ın Şabaniye karakterine benzeten kişilerin sosyal medya profillerine bakıyorum tüm fotoğrafları shoplu.
Photoshop yapmayan da estetikli…
Kendileri uzun zamandır ayna karşısına geçmemiş ki bu yorumları rahatça yapabiliyorlar.
Lütfen! İdil Bilgen’in sosyal medyasına girin bir bakın…
Nasıl güzel, nasıl zarif, nasıl kibar…
Bir o kadar da donanımlı, zeki, çalışkan…
Bu zamana kadar hep estetikli güzel görmeye alışanlar doğal bir insan görünce linç etmeye çalışıyor.
Unutmayın; bir kişi ahlaklıysa güzeldir, zekiyse güzeldir, akıllıysa güzeldir.
Saygı ve sevgi gösteriyorsa güzeldir.