Son hafta toplum olarak şahit olduğumuz üç vahim olay. Vahim olduğu kadar da bütün bir ülkenin nefretini çeken ,öfkesini kabartan bugüne kadar ara sıra dile getirilen fakat bu gün de açıktan açığa yüksek sesle dile getirilen söylem. Bunları “ASALIM” çünkü bir insan bu kadar cani olamaz.
Bu olaylardan biri “Narin” cinayeti. Günlerce bu güzel ve masum kızın cinayeti konuşuldu hala da konuşuluyor. Bir topluluk ancak bu kadar organize olur; susar ve konuşmaz ve tüm Türkiye’yi oyalar. Firavuna sormuşlar “nasıl bu kadar acımasız ve cani olabiliyorsun. Cevap vermiş “HİÇ KİMSE KONUŞMUYORDU”.
Herkes her şeyi ucundan bucağından biliyor ama bir şey söylemiyor. Halbuki şu gayet iyi bilinen bir gerçektir “güneşin altında hiç bir şey gizli kalmaz” er veya geç ortaya çıkar.
İkinci canımızı yakan olay kendini hiçbir zaman bilemeyecek birkaç kız demeye dilim varmıyor. “Sen bizimle içki içmiyorsun” diye masum sakin kendi halinde bir çobanı alabildiğince sadistçe ,acımasızca içlerindeki kin ve öfke ile sopayla dövmeleri ve bundan zevk almaları halay çekmeleri ,eğlenmeleri.
Ardından da bize şunu dedi bunu yaptı tarzında yalan beyanda bulunmaları. Bu türden yalan beyanlarda bulunmak artık moda haline geldi. Elinden gelen her şeyi yap ondan sonrada beni taciz etti,bana saldırdı tavrında ifade ile kurtul bir de karşıdakine ceza verdir.
Üçüncüsü ve bizi derinden üzen ise bir polisimizin çirkin alabildiğince adice bir suç makinesi tarafından öldürülmesi. Adamda ne ararsan mevcut. Uyuşturucu kullanmak, ticaretini yapmak, gasp,taciz ve daha bilmem neler. Suç adına aklınıza gelen her şey. Ve sonuç toplumsal olarak infial. Dünyada hiçbir ülkede böyle bir şey yok: suçluyu affetmek. Niye bütün dünyaya nizam getiriyoruz diyen Amerika'da suç işleyenler idamda dahil cezasını çekiyor da biz affediyoruz. Biz ıslah olacaklar diye affettikçe onlar nasılsa affediliyorum diye daha da fazlasını keyfini çıkarır gibi tekrar işliyorlar .Sonun da çöp torbasına konuyor öfkemiz yatışır belki düşüncesi ile hayvan taşıma aracı ile taşıyoruz.
“Suçun cinsinden ceza” verilmediği sürece bu yara kapanmaz, her geçen gün de katlanarak büyür. Bizim askerimiz ,polisimiz kısaca kanunlarla ilintili cümle devlet adamlarımız adeta kutsaldır. Biz bunu şöyle ifade etmişiz “ askerin bir düğmesini koparmak şu kadar seneden başlar” diye. Şimdi değil düğmeyi koparmak komple ortadan kaldırıyoruz yok ediyoruz.
Tahammülü olmayan saldırgan bir toplum olduk. En ufak bir meselede hemen silahlar,bıçaklar ,sopalar çekiliyor ve saldırıya geçiliyor. Karsımızdaki insan ölürse bunun bundan sonraki hayati ile ilgili olacakları hayalleri, umutlarını gelecek düşüncelerini siz mi ödeyeceksiniz? Hadi affedelim, niye ıslah olacaklar diye. Otuz ,kırk yaşındaki adam ıslah olmaz on sekiz yaşından sonraki adam ıslah olmaz şu ana kadar görüldü ki ıslah olmuyor ıslahı da mümkün değil. bütün bir ülke olarak üzerinde ittifakla birleştiğimiz bu gibi cani ruhlu adamların idamla yargılanması ve idam cezası verilmesi .Hep suçluyu düşünmeyin bir de ölen masumları düşünün; böyle bir yargı sistemi içinden çıkılmaz hal almadan.
Babalarını,annelerini ,kardeşlerini doğrayanların sayısı gün geçtikçe artmadan.
“Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim .” N.F.Kısakürek