Yozgat’ın Bahadın Beldesi’nde bir dönem belediye başkanlığı yapan eğitimci-yazar Arif Baş’ın kendi çabalarıyla oluşturduğu müze, geçmişe açılan bir kültür kapısı haline geldi. 1994 yılında evinin bahçesinde bir açık hava müzesi kuran Arif Baş, topladığı birçok tarihi objeyi yıllarca burada sergiledi.
2012 yılında yaşamını yitiren Baş’ın hatırasını yaşatmak isteyen oğlu Oğuz Baş, bu kıymetli mirası korumak için yeni bir adım attı. Aile evlerinin önünde yaptırılan taş ve ahşap karışımı özel yapıya taşınan objeler, artık daha düzenli ve korunaklı bir ortamda ziyaretçilerini ağırlıyor. Müzeye gelenler, girişte Eğitimci-Yazar Arif Baş’ın hayat felsefesini anlatan bir anıtla karşılanıyor.
Bahadın Arif Hoca Müzesi’nde Hitit ve Roma dönemine ait değirmen taşı, kilise taşı, eski kalaycı körüğü, körüklü fotoğraf makinesi, su değirmeni gibi birçok eşya sergileniyor. Ziyaretçiler, her objenin geçmişte bir şekilde kullanılmış olmasından etkileniyor; doğallığı bozulmamış bu eşyalar arasında adeta zamanda bir yolculuğa çıkıyor.
Müzenin bakım ve düzeninden sorumlu olan yeğen Özer Baş, hem bölge halkına hem de üniversite öğrencilerine müzenin kapılarını açıyor. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi öğrencileri, müzeyi gezdikten sonra hatıra defterine duygularını yazmayı da ihmal etmiyor. Özer Baş, amcasının hatırasını yaşatmaya kararlı olduklarını vurguluyor.
Sosyal Hizmetler bölümü öğrencisi Cansu Can, müzede fotoğraf çektiklerini ve geziden büyük keyif aldıklarını belirterek, müzenin Yozgat için önemli bir kültürel değer olduğunu ifade etti. Gerontoloji bölümü öğrencisi Burak Alçınar ise en çok ilgisini çeken objenin tırpan olduğunu belirtti ve bu mirasın herkes tarafından görülmesi gerektiğini söyledi.
Tarihe ve kültüre meraklı herkesin mutlaka uğraması gereken Bahadın Arif Hoca Müzesi, hem bölgenin tarihine ışık tutuyor hem de geçmişle kurulan güçlü bir bağ sunuyor. Yozgat’ın saklı kalmış bu kültür durağı, her geçen gün daha fazla ziyaretçiyi ağırlıyor.