Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz H.A.A.R.P projesi, orijinal adı ile High Frequency Active Auroral Research Program olarak bilinen yani Türkçe karşılığı ile Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı olan bu sistem, yüksek enerjiler kullanarak aktif ve güçlü radyo dalgaları oluşturmak olarak bilinmektedir. Bu radyo dalgalarının çok güçlü olduğu belirtilmekle birlikte detayları hakkında net bilgiler verilmemekte, kısaca İyonosfer’de araştırma yapmak şeklinde açıklanmaktadır. Bazı kaynaklara göre bu sistem, istenildiği zamanlarda, istenildiği yerlerde depremler meydana getirme gibi işler için de kullanılabilmektedir. Ayrıca iklimlerde değişiklik yapma, ana karaları parçalama ve yeni şekiller verme, dev dalgaları kontrol etme, enerji kaynakları ile oynama ve insan beynine hasarlar verme gibi insanlık geleceğini tehlikeye sokan birçok güce sahip bir silah olduğu da iddia edilmektedir. H.A.A.R.P, günümüzde Pentagon tarafından kontrol edilen ve Alaska üniversitesi tarafından yürütülen bilimsel bir projedir. İlk olarak Sırp kökenli ünlü bilim adamı Nikola Tesla tarafından başlatılmıştır. Proje hakkında medyaya yansıyan bilgiler ve görüntülerde sayıları iki yüze yaklaşan dev antenler görülmektedir. Alaska’daki proje alanına uçakların yaklaşması yasaktır. Bu antenler aracılığıyla manyetik dalgalar üretildiği ve bu manyetik dalgalar aracılığıyla da atmosfere müdahale ile iklimlendirme, hava araçları ve füzelere müdahale, toprağın altında incelemeler(!) yapma, denizaltı gemileriyle haberleşmeyi kolaylaştırma gibi işlerin yapılabildiği bilgileri dünya basınında sık sık yer almaktadır. Projenin başlatıcısı Nikola Tesla, atmosfere manyetik dalgalar gönderilerek, güçlü bir enerji üretildiğini keşfetmiştir. H.A.A.R.P Sistemi kadar olmasa da “petrol kuyuları açılmasında ” olduğu gibi yer kabuğunun delinmesi suretiyle yapay deprem oluşturulduğu iddiaları da yer almaktadır. Kahramanmaraş merkezli depremlerin 5 km derinlikte yani yüzeye çok yakın bir yerde gerçekleşmesi ve bölgede petrol arandığı iddiaları bu görüşe temel oluşturuyor olabilir. Madem, mevcut bir fay hattına etki edilebilir görüşü ağırlıkta, o halde yer kabuğunu 5-10 km delip, fay hattına ulaşılabilir. Hatta açılan bu delikten fay hattına bomba bile atılabilir desek, mevzuyu sulandırmış olurmuyuz bilmiyorum. Bir başka iddia da dünya genelinde olduğu gibi memleketimizde yaşanan kuraklığın depremi tetiklediği şeklinde. Sosyoloji “bir bunalımın çocuğu” olarak doğmuştu. Kovid-19, deprem derken bizim çocuklarımız da bunalımın çocukları olmaz inşaALLAH. Bu enkazlar altından çıkan çocuklar da içlerinden gelerek gülerler mi acaba… Şişşş diye herkesi susturuyorlar ya enkaz altından bir ses-seda duymak için… Sonra “sesimi duyan var mııııı” diye bağırıyorlar, var güçleriyle... Neler yaşıyoruz neler. Özellikle son on yıldır. 2013 Gezi Kalkışması ile yurdumuz yakıldı, yıkıldı. Ardından 2016 Fetö Darbesi. 2019 Yılı Kovid Salgını ki 2022’ye kadar sürdü. Yangın ve sel felâketleri ve en son yaşanan onlarca yıkıcı deprem. Elbet geçmişte de büyük depremler yaşadık. 1999 Marmara Depremi ve sonrası zihnimizde hep. 1939 depreminde devlet üç gün Erzincan İline bile ulaşamamış, mümtaz şahsiyet Nuri Demirağ hemşerimiz, zamanının zengini olarak devletten önce Erzincan’a ulaşmış çalışanlarıyla ve büyük yardımlarda bulunmuştu. Çok şükür bu kadar büyük bir afet yaşamamıza rağmen, necip milletimiz yine alicenaplığı gösterdi, gösteriyor. Yardım kampanyaları düzenleyen ve buralarda yurdumun her bir köşesinde karınca misali çalışan güzel insanlar. Siz ne güzel insanlarsınız. Siz o kadar güzelsiniz ki, trilyonlara hükmeden ve “Boğazdaki Aşiret” olarak tanımlanan para babalarının paralarını pul ettiniz. Geçmez onların parası, depremzedeme. Geçmedi de zaten. Sahi, onları bölgede gören, yapdıkları yardımları duyan oldu mu? İbret mi arıyoruz. Küçük şehirleri satın alacak maddi güce sahip şehirlerde vefat edenlere belki de kefenleri bu küçük şehirlerden gönderildi. Bugünlerde; kardeşlikten, birlikten, dirlikten, dayanışmadan, yardımlaşmadan bahsedecekler konuşsun. Konuşmayacaklarsa; mümkünse, kapasınlar çenelerini. Son zamanlarda Avrupa’da alçakça saldırılan ve yakılan Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim de “Zilzal” adlı bir sure var. Zilzal, zelzele yani deprem demek ve depremlerin çoğalması Kıyametin alametlerinden bilinir. Depremi yaşayan bazı insanlarımız da “deprem anında, Kıyamet koptu diye düşündük” dediler. HAK TEÂLA; her türlü semavî ve arîzî musibetlerden halas eylesin. Sadece mekânımızı, bedenimizi değil, aklımızı da koru ALLAH’ım. Es-selam.
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 27 Temmuz 2023 - 13:27
DEPREM KOMPLOLARI 2
Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz H
KÖŞE YAZILARI
27 Temmuz 2023 - 13:27