Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Bahadın kasabasında kadınlar, kış hazırlıklarını imece usulüyle yaparak Anadolu’nun dayanışma kültürünü yaşatıyor. Sabahın erken saatlerinde bir araya gelen kadınlar, geleneksel yöntemlerle hamur yoğurup tandırda yufka ekmek pişiriyor.
Kasaba halkı, tandırı olmayan, unu bulunmayan ya da yardıma ihtiyaç duyan komşularını yalnız bırakmıyor. Herkesin birbirine destek olduğu bu imece geleneği sayesinde, kışlık yufka ekmekler ortak bir emekle hazırlanıyor.

Kışa Hazırlık Dayanışmayla Yapılıyor
Yüzyıllardır süregelen kış hazırlıklarının en anlamlı örneklerinden biri olarak görülen yufka yapımı, Bahadın’da sadece bir mutfak geleneği değil, aynı zamanda bir toplumsal dayanışma göstergesi olarak da dikkat çekiyor. Kadınlar sabahın erken saatlerinde hamurlarını açıp tandır başına geçerken, kasaba sokakları taze yufka kokusuyla doluyor.
Tandırı olmayan veya un bulamayan kadınların eksikleri, diğer kasaba sakinleri tarafından tamamlanıyor. Kimi un getiriyor, kimi pişirmeye yardım ediyor. Herkesin katkısıyla hazırlanan yufkalar, kış boyunca sofraları süslüyor.

“Tandırı Olmayan Herkes Ekmeğini Yapabiliyor”
İmece geleneğini yaşatmak istediklerini belirten Gülten Öztürk, kışlık yufka hazırlıklarının dayanışmayla yapıldığını anlattı: “Bundan yaklaşık üç yıl önce eşim insanlara faydası olsun diye un dağıtıyordu. Bu sene aklına daha başka bir fikir geldi. Eskiden beri yapılan yufka ekmek geleneğini burada biz de devam ettirelim istedik. Tandırı olmayan herkes gelip burada ekmeğini yapabiliyor. Bugün sabah 8 gibi başladık, üç torba unla yaklaşık 500 ekmek yapılacak.”

Öztürk, hazırlanan yufkaların yıl boyunca nasıl saklandığını da paylaştı: “Ekmekler kuru, güneş görmeyen bir yerde saklanıyor. Üzerine örtü örtülüyor. Kullanmak istediğinizde birkaç tanesini ıslatıyorsunuz, tekrar örtüyle kapatıyorsunuz. Böylece tüm yıl boyunca taze gibi tüketilebiliyor.”
Birlikte Yapılan Ekmek, Sofrada Paylaşılan Bereket
Bahadınlı kadınların imeceyle hazırladığı yufkalar, sadece kışlık erzak değil, aynı zamanda dayanışmanın ve paylaşmanın sembolü haline gelmiş durumda. Her yıl tekrarlanan bu gelenek, genç kuşaklara da aktarılıyor. Kadınlar, hem geleneksel mutfak kültürünü yaşatıyor hem de yardımlaşma ruhunu canlı tutuyor.