Sivas’ta yaşayan 65 yaşındaki Ahmet Ballıses, %80 engeline rağmen sazını elinden düşürmüyor. Hayatının en karanlık dönemlerinden, elindeki sazla ışık çıkaran Ballıses’in hikayesi; direnmenin, tutkuyla yaşamanın ve sanatla iyileşmenin en dokunaklı örneklerinden biri.

Henüz 2 yaşındayken geçirdiği menenjit, onun hayatını tamamen değiştirdi. O yıllarda yaşanan bir ihmal, belki de alınacak küçük bir önlem, bugün bambaşka bir yaşamın kapısını aralayabilirdi. Ancak gerçek bambaşkaydı. Ahmet Ballıses o günleri şöyle anlatıyor: “Ben 2 yaşındayken menenjit olmuşum. Babam doktora götürmemiş. O yüzden engelli kaldım. Belki doktora gitseydim, bugün bambaşka biri olurdum.”

Bu sitem, sadece yaşanmış bir olayın değil, aynı zamanda içinde büyüttüğü bir duygunun da ifadesi. Ancak o bu duyguyu öfkeye değil, üretkenliğe dönüştürmeyi seçti. Kendi ifadesiyle “hayata küsmedi, hayata sazla sarıldı”.

Sivas’ta alışveriş alışkanlığı değişti: Esnaf ve e-ticaret
Sivas’ta alışveriş alışkanlığı değişti: Esnaf ve e-ticaret
İçeriği Görüntüle

Saz, Sırdaş Oldu; Türküler Yoldaş

Ahmet Ballıses’in hayatında dönüm noktası 17 yaşındayken eline aldığı saz oldu. O günden sonra, saz onun en yakın arkadaşı, içini döktüğü sırdaşı, bazen de en büyük tesellisi haline geldi. Yıllar boyunca yalnızca teller değil, gönüller de titredi onun türkülerinde.

Ballıses’in müzikal yolculuğunda en büyük ilham kaynağı ise halk ozanı Mahsuni Şerif oldu. Onun için Mahsuni, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir yol gösterici, bir ruh yoldaşıydı.

“Mahsuni Şerif hayranlığım var,” diyen Ballıses, onun türkülerindeki adalet duygusunu, halk sevgisini ve dirençli duruşunu kendine örnek alıyor.

Her söylediği Mahsuni türküsüyle aslında kendi hikayesini anlatıyor. Engeliyle, mücadelesiyle, hayata inancıyla Mahsuni'nin izinden yürüyen bir halk ozanı gibi...

Sanatla Direnen Bir Ruh: Umut Veren Bir Simal

Bugün 65 yaşında olan Ahmet Ballıses, Sivas’ta onu tanıyan herkes için sadece saz çalan bir engelli değil; o, hayallerin peşinden gitmenin, vazgeçmemenin, ve sanatla yeniden doğmanın canlı örneği.

Sazı, sadece bir enstrüman değil, onun hayata tutunduğu daldı. Engelli olmak, onun için bir son değil; belki de bambaşka bir başlangıcın adıydı. Ve o bu başlangıcı, kendine inananlara ilham olacak şekilde yaşadı.

Ahmet Ballıses bugün hâlâ her sabah sazını eline alıyor. Mızrabı tellerde gezdikçe, sadece türküler değil, umutlar da yeşeriyor. Onun hikayesi, hayattan umudunu kesen herkese şu cümleyi fısıldıyor: “Engeller, sadece bedende değil; aşılmaz olan, kalpteki korkulardır.”

Muhabir: Selim Çetinkaya