Günlük hayatın koşturmacası içinde önemsenmeyen baş dönmesi, anlık görme kaybı veya kolda uyuşma gibi belirtiler, aslında vücudun en ciddi uyarılarından biri olabilir. Medical Park Tokat Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Arif Arısoy, halk arasında "şah damarı" olarak bilinen karotis arter tıkanıklığının, ani felç riskini beraberinde getirdiği konusunda hayati uyarılarda bulundu.
Sessiz ve Sinsi Tehlike: Felç
Beynin kesintisiz bir kan akışına ihtiyaç duyduğunu belirten Doç. Dr. Arısoy, bu akışı sağlayan boyundaki şah damarlarında yaşanan tıkanıklığın sonuçlarının ağır olabileceğini vurguladı. Dr. Arısoy, "Yüksek kolesterol ve yağ birikimiyle damar duvarında oluşan plaklar, zamanla damarı daraltır. Bu daralma kritik seviyeye ulaştığında ya da oluşan bir pıhtı beyne ulaştığında ise sonuç ne yazık ki felçtir. Felç; konuşma yetisinin kaybı, vücudun bir yanında kalıcı güçsüzlük gibi hayatı altüst eden sonuçlar doğurabilir" dedi.
Kimler Risk Altında?
Bu sinsi hastalığın temel nedeninin damar sertliği (ateroskleroz) olduğunu ifade eden Doç. Dr. Arısoy, risk faktörlerini şöyle sıraladı:
-
Yüksek tansiyon
-
Yüksek kolesterol ve diyabet
-
Sigara kullanımı
-
İlerleyen yaş
-
Hareketsiz yaşam tarzı ve obezite
-
Ailede damar hastalığı öyküsü
"Geçer" Deyip İhmal Etmeyin!
Şah damarı tıkanıklığının en tehlikeli yanı, uzun süre hiçbir belirti vermeden ilerleyebilmesidir. Ancak bazı sinyallerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Arısoy, şu uyarılarda bulundu: "Yüzde, kolda veya bacakta aniden gelişen güçsüzlük, konuşma güçlüğü, tek gözde yaşanan ani görme kaybı veya bulanıklık, şiddetli baş dönmesi ve denge kaybı en önemli belirtilerdir. Bu şikayetler bazen birkaç dakika sürer ve kendiliğinden geçebilir. Ancak bu durum 'geçici iskemik atak' olarak adlandırılır ve büyük bir felcin habercisidir. Bu yüzden derhal bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır."
Erken Teşhis Hayat Kurtarır
Hastalığın tanısında ses dalgalarıyla damarları görüntüleyen ağrısız bir yöntem olan doppler ultrasonografinin yeterli olduğunu belirten Arısoy, tedavi sürecinin ise hastalığın seviyesine göre planlandığını söyledi. Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisinin ilk adım olduğunu, ileri vakalarda ise cerrahi veya stent gibi yöntemlerle damarın açılarak beynin güvence altına alındığını belirtti. Doç. Dr. Arısoy, "Kendinizde veya bir yakınınızda bu belirtileri fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir hekime danışın. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır" diyerek sözlerini noktaladı.