Sanayi devriminin izleri her köşeyi sarmışken, Sivas'ın kalbinde 40 yılı aşkın süredir zamana direnen bir yapı, geleneksel lezzetin ve doğal üretimin son kalesi olarak varlığını sürdürüyor. Modern un ve bulgur fabrikalarının yükselen gölgesine rağmen çalışmaya devam eden bu eski değirmen, Sivaslıların vazgeçilmezi olan gerçek bulgur ve un tadının peşindeki az sayıda kişinin uğrak noktası olmaya devam ediyor.
Buğday ve arpa öğütme işini hala büyük bir titizlikle sürdüren tarihi değirmen, özellikle el yapımı bulgur üretimi için Sivas'ta doğal yöntemlerin uygulandığı nadir merkezlerden biri. Geçmişte şehrin tüm un ve bulgur ihtiyacını karşılayan bu mekan, fabrikaların yükselmesiyle eski popülaritesini kaybetmiş durumda. Buna rağmen, bulgur yapmak isteyenler için hala uğrak noktası olmayı sürdürüyor. Eskiden her şeyin burada yapıldığı, ancak şimdi fabrikaların işleri kolaylaştırdığı belirtiliyor. Yine de ara sıra köylerden ya da şehirden gelenler, eski usul bulgur lezzeti için değirmene uğruyor.
Doğal Lezzetin Sırrı: Kepekli Un
Geleneksel üretim yöntemleri, modern fabrikasyon ürünlerinden ayrılan en önemli farkı ortaya koyuyor. Eskiden değirmenlerde gelişmiş elek sistemleri bulunmadığı için un, kepeğiyle birlikte çıkardı. Evlerde elenerek un ve kepek ayrılırdı. Bu doğal yöntem, ekmeğe ve yemeklere eşsiz bir lezzet katardı. Günümüzde fabrikaların ürettiği tamamen beyaz ve homojen un, bu geleneksel lezzetin izini taşımıyor.
Elektrikli ama eski bir sistemle çalışan bu Sivas değirmeni, azalan talebe rağmen geleneksel lezzeti yaşatma misyonunu sürdürüyor. Uzmanlar ve yöre halkı, bu tür mekanların sadece bir üretim yeri değil, aynı zamanda geçmişten günümüze taşınan önemli bir kültür mirası olduğunu vurguluyor. Fabrikalarda üretilen un ve bulgur ne kadar hijyenik ve hızlı olsa da, eski değirmenlerin sağladığı doğal lezzetin yerini hiçbir şey tutamıyor. Sivas'ın bu canlı kültürel ve gastronomik mirasının yaşatılması büyük önem taşıyor.
