Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, diyabetin dünya genelinde giderek artan bir sağlık sorunu olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Cesur, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre 2045 yılında dünyada diyabetli birey sayısının 783 milyona ulaşacağını belirterek, Türkiye’de ise bu sayının 13,4 milyon olacağı öngörüsünde bulundu. Bu tahminlerle ülkemiz, diyabet sıklığı bakımından dünyada 10. sırada yer alacak.
Prof. Dr. Cesur, diyabetin insülin hormonunun salınımı ve etkisindeki bozulmalar sonucu kan şekerinin yükselmesiyle karakterize, sürekli tıbbi bakım gerektiren kronik bir metabolizma hastalığı olduğunu ifade etti. Kilolu ve obez bireylerin tip 2 diyabet açısından daha yüksek risk taşıdığını belirten Cesur, Türkiye’nin obezite sıklığında Avrupa birincisi olduğunu kaydetti.
Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Farkı
Prof. Dr. Cesur, tip 1 diyabetin mutlak insülin gerektiren ve daha çok gençlerde görülen bir hastalık olduğunu belirtirken, tip 2 diyabetin önlenebilir olduğuna dikkat çekti. Cesur, “Tip 2 diyabet riskli bireyler tespit edilip yaşam tarzı değişikliği uygulanırsa önlenebilir. Özellikle obez bireylerde sadece %10 civarında bir kilo kaybı bile diyabetin önlenmesinde büyük rol oynar” dedi.
Diyabet Taraması Hayat Kurtarıyor
Prediyabetin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Cesur, diyabet taramasının önemine dikkat çekti. Cesur, “Yaş ve kilo fark etmeksizin, **35 yaşından itibaren her 3 yılda bir açlık plazma glukozu ile diyabet taraması yapılmalı. Erken tanı ve uygun tedavi, diyabetin yol açabileceği komplikasyonları önler” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Cesur, diyabetle mücadelede farkındalığın artırılmasının kritik olduğunu belirterek, “Diyabetin önlenmesi ve yerleşik hastalık oluştuğunda komplikasyonlar oluşmadan uygun tedavi yapılması çok önemlidir. Bu, tüm halkımızın ve kamuoyunun birlikte üstlenmesi gereken toplumsal bir sorumluluktur” dedi.
