Toplumda sıkça karşılaşılan bel, boyun, diz ve baş ağrıları, bazı kişilerde üç aydan uzun sürerek "kronik ağrı" haline gelebiliyor ve yaşamı adeta çekilmez kılıyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Algoloji Uzmanı Dr. Tuba Tanyel Saraçoğlu, kronik ağrının artık basit bir semptom değil, yaşam kalitesini olumsuz etkileyerek günlük yaşamı zorlaştırabilen başlı başına bir hastalık olarak ele alınması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
"Kronik Ağrı" Nedir ve Yaşamı Nasıl Etkiler?
Dr. Saraçoğlu'nun açıklamalarına göre, bir ağrının "kronik" olarak sınıflandırılması için genellikle üç aydan uzun sürmesi gerekiyor. Bu tür ağrılar, artık vücudun bir uyarı mekanizması olmaktan çıkıp, sinir sisteminin kendisinde bir soruna dönüşebiliyor. Kronik ağrı çeken hastalar, sadece fiziksel acı değil, aynı zamanda uykusuzluk, yorgunluk, depresyon ve sosyal izolasyon gibi ciddi sorunlarla da karşı karşıya kalıyor. Özellikle bel, boyun ve diz bölgesindeki geçmeyen ağrılar, hastaların hareket kabiliyetini kısıtlayarak günlük basit işleri bile yapamaz hale getirebiliyor.
İlaç ve Fizik Tedavi Yetersiz Kaldığında Hangi Yol İzlenmeli?

Pek çok hasta, bu geçmeyen ağrılar için ilk olarak ağrı kesici ilaç tedavilerine veya fizik tedavi programlarına başvuruyor. Ancak Uzm. Dr. Tuba Tanyel Saraçoğlu, bu geleneksel yöntemlere rağmen şikâyetleri devam eden hastalar için farklı ve etkili seçeneklerin de bulunduğunu vurguladı. Özellikle ağrısı henüz cerrahi bir müdahale gerektirecek seviyede olmayan ancak yaşam kalitesi bu ağrılar nedeniyle ciddi şekilde düşen hastalar için algoloji (ağrı tedavisi) klinikleri önemli bir başvuru seçeneği olabilir.
Algoloji Nedir? Ameliyatsız Hangi Tedaviler Uygulanıyor?
Algoloji, kelime anlamıyla "ağrı bilimi" olup, özellikle kronik ağrıların tanı ve tedavisiyle ilgilenen bir tıp dalıdır. Dr. Saraçoğlu, bu kliniklerde multidisipliner bir yaklaşımla hastaya özel tedavi planları oluşturulduğunu belirtti. Algoloji kliniklerinde uygulanan modern yöntemler hakkında bilgi veren Dr. Saraçoğlu, "Medikal tedaviler (ilaç düzenlemeleri), sinir blokları, eklem enjeksiyonları, epidural enjeksiyonlar ve radyofrekans uygulamaları (ağrı sinirine radyofrekans enerjisi uygulama) gibi yöntemler, uygun görülen tanı ve durumlarda kullanılabilmektedir," dedi. Bu minimal invaziv girişimler, ağrının kaynağına yönelik olarak uygulanıyor ve hastaların ameliyatsız bir şekilde rahatlamasına yardımcı oluyor.
Algoloji Kliniğine Nasıl Başvurulur? Önce O 3 Bölüme Görünün!
Kronik ağrısı olan hastaların doğrudan algoloji kliniğine başvurup başvuramayacağı da merak konusu. Dr. Tuba Tanyel Saraçoğlu, bu konuya da açıklık getirdi. "Algoloji kliniğine başvurabilmek için öncelikle Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Nöroloji veya Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanlarından birine muayene olunarak ağrının kaynağına dair tanı konulması gerekmektedir," dedi. Bu bölümlerin yapacağı değerlendirme ve yönlendirme ile hastanın algoloji kliniğinde tedaviye uygun olup olmadığına karar veriliyor. Dr. Saraçoğlu, "Tedaviler her hastalık ve her hasta için farklılık gösterebilir. Algoloji uzmanları, sizin için hangi tedavi yöntemlerinin uygun olabileceğini değerlendirerek size en doğru bilgiyi verecektir," diyerek sözlerini noktaladı.