"Anadolu tarihinin başladığı yer" olarak kabul edilen ve 6 bin yıllık geçmişiyle medeniyetlere beşiklik eden Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri, toprağın altından çıkardığı hazinelerle dünyayı şaşırtmaya devam ediyor. 77 yıldır aralıksız süren kazılarda ortaya çıkarılan binlerce seramik parçası, adeta bir zaman kapsülü gibi günümüzden 4.500 yıl öncesinin yaşantısını, zenginliğini ve uluslararası ilişkilerini gözler önüne seriyor.
"ANADOLU'DA BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ"
Kayseri-Sivas karayolu üzerindeki bu eşsiz bölgede devam eden kazıların başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, Kültepe'deki seramik zenginliğinin Anadolu'da başka hiçbir yerde bulunmadığını vurguluyor. Peki, bu zenginliğin sırrı ne? Kulakoğlu'na göre cevap, Kültepe'nin binlerce yıl boyunca uluslararası bir ticaret metropolü olmasında saklı.
"Kültepe'nin bu özelliği yaklaşık 6 bin yıl öncesinden beri biliniyor," diyen Prof. Dr. Kulakoğlu, "Bu nedenle burada bulduğumuz malzemelerin çoğu, komşu ülkelerden ithal edilmiş. Güney Mezopotamya'daki Ur şehrinden Malatya-Elazığ bölgesine kadar uzanan geniş bir coğrafyayla ortak bir kültür var. Bu zenginlik sadece Asur Ticaret Kolonileri Çağı ile sınırlı değil, Helenistik Dönem'e kadar kesintisiz devam etmiş," ifadelerini kullandı.
TROYA EFSANESİ KÜLTEPE'DE YENİDEN YAZILIYOR
Kazılarda ortaya çıkan en şaşırtıcı bulgulardan biri de Batı Anadolu'ya ait olduğu sanılan ve Troya Efsanesi'nden bilinen kapların binlerce örneğinin Kültepe'de üretilmiş olması. Prof. Dr. Kulakoğlu bu durumu şöyle açıklıyor: "Bu kaplar dışarıdan gelmemiş ama modası veya ustalığı Anadolu'ya getirilmiş. Bu, Kültepe'nin sadece mal alıp satan değil, aynı zamanda kültürel akımları ve sanat anlayışlarını da bünyesinde eriten ne kadar kozmopolit bir merkez olduğunu gösteriyor."
BİR SERAMİK PARÇASI, BİR EVİN KİMLİĞİDİR
Arkeologlar için seramikler, sadece estetik objeler değil, aynı zamanda paha biçilmez birer kimlik kartı. Bir yapının veya katmanın hangi döneme ait olduğunu anlamanın en güvenilir yolu, orada bulunan seramikleri incelemekten geçiyor.
"Bizim için tarihlendirmede en önemli malzeme seramiktir," diyen Kulakoğlu, elindeki bir seramik parçasını göstererek, "Bu seramiğin tarihi milattan önce 2200 yılına ait. Yani, bu parçayı bulduğumuz evin tarihini ve yaşını net bir şekilde söyleyebiliyoruz. Kazının en büyük yükü seramik çalışmasıdır çünkü her bir parça, ait olduğu dönemin sessiz bir tanığıdır," diyerek bu kırılgan objelerin bilimsel önemini vurguladı.