Son zamanlarda cebimize kadar giren yapay zekâ uygulamaları, "tek tuşla size özel diyet listesi" vaadiyle beslenme alışkanlıklarımızı yeniden şekillendiriyor. Peki, bir algoritma gerçekten de bir uzmanın yerini tutabilir mi? Bu popüler akımın ardındaki gerçekleri ve potansiyel tehlikeleri, Sivaslı Beslenme ve Diyet Uzmanı Burak Ceylan, Bizim Sivas'a özel olarak değerlendirdi.
Yapay Zekâ: Hızlı Ama Ruhsuz Bir Asistan
Diyetisyen Burak Ceylan, yapay zekânın beslenme alanında bir devrim başlattığını kabul ediyor. "Tabağınızın fotoğrafını çekiyorsunuz, içindeki kaloriyi saniyeler içinde söylüyor. Hatta haftalık menünüzü hazırlayıp market listenizi bile çıkarıyor. Bu, biz diyetisyenler için ciddi bir avantaj," diyen Ceylan, teknolojinin hızlı veri analizi ve takip kolaylığı sağladığını belirtti.
Ancak Ceylan, madalyonun diğer yüzüne dikkat çekerek o kritik soruyu sordu: "Peki Diyetisyene Ne Gerek Var?"
"Beslenme Sadece Rakam İşi Değildir!"
İşte bu noktada insan faktörünün devreye girdiğini vurgulayan Sivaslı uzman, yapay zekânın en büyük eksiğini şu sözlerle özetledi: "Yapay zekâ, bir danışanın psikolojik durumunu, çocukluğundan getirdiği yeme alışkanlıklarını, sosyal çevresini ve motivasyonunu okuyamaz. Sadece sayısal veriler üzerinden plan yapar. Oysa beslenme sadece rakam işi değildir; duygu, alışkanlık, yaşam biçimi ve insan ilişkisi işidir."
Klinik Raporlar Tehlikeyi Gözler Önüne Seriyor
Yapay zekânın yanlış yönlendirmelerinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Ceylan, çarpıcı bir örnek verdi: "Yapay zekâ destekli bir sistemin, böbrek hastası bir bireye fazla protein içeren bir diyet önerdiği ya da diyabetli birine hızlı karbonhidratları kontrolsüzce verdiği birçok çalışma rapor edildi. Çünkü bu sistemler, klinik detayları ve danışanın sağlık geçmişini asla bir uzman gibi değerlendiremez."
Diyetisyen Neden Vazgeçilmez?
Diyetisyenin sadece bir liste yazmadığını, bir rehber olduğunu ifade eden Burak Ceylan, "Biz danışanın psikolojisini, motivasyonunu ve yaşam koşullarını okuyarak ona en uygun, sürdürülebilir beslenme modelini planlıyoruz. Yeri geliyor bir öğün değişikliğiyle danışanı diyetten kopmaktan kurtarıyor, yeri geliyor sadece onun duygusunu anlayıp sürece yeniden bağlanmasını sağlıyoruz. Bunu hiçbir yapay zekâ başaramaz," dedi.
Sonuç olarak Diyetisyen Ceylan, yapay zekâyı bir tehdit olarak değil, doğru ellerde güçlü bir yardımcı olarak gördüğünü belirtti. "Ancak," diye ekledi, "teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, sağlıklı beslenmenin anahtarı yine insan dokunuşu ve bilimsel rehberliktir. Ve bu da ancak diyetisyenle mümkündür."