Sivas’ta e-spor internet kafe işletmeciliği yapan Muhammet Talha Sabırlar, internet kafe kültürü ve e-sporun meslek olarak gençlere sunduğu fırsatları anlattı.
Sabırlar, geçmişte internet kafelerin toplumda olumsuz bir algıya sahip olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı:
“Eskiden internet kafeler sıkıntılı yerler olarak bilinirdi. Alkol, uyuşturucu, hatta çocuk kaçırma olaylarının geçtiği yerler vardı. Bu yüzden aileler çocuklarını internet kafeye göndermekten korkardı. Ama bugün bambaşka bir dönemdeyiz. Artık işletmeler denetimli, 7/24 kameralarla izleniyor. Bizler Gençlik ve Spor Bakanlığı çatısı altında faaliyet gösteriyoruz. Böyle bir yerde güvensizlik olmaz. Aileler rahatlıkla gelip çocuğunu bırakabiliyor, işi bitince de güvenle alabiliyor.”
Eskiden internet kafelerin “merdiven altı” işletmeler olduğuna değinen Sabırlar, günümüzde bu kültürün tamamen değiştiğini vurguladı:
“Şimdi internet kafeler şehrin merkezinde, uluorta yerlerde faaliyet gösteriyor. İnsanlar gelip oyun oynayabiliyor, kahvelerini içebiliyor. Eskiden sakınılması gereken bir yer gibi görülürken şimdi normal bir kafe gibi ama çok daha güvenli bir ortam sunuyor.”
“Oyunların olumlu ve olumsuz etkileri var”
Uzun yıllardır bilgisayar oyunlarıyla iç içe olduğunu söyleyen Sabırlar, oyunların gençler üzerindeki etkilerini şöyle özetledi:
“Ben 9 yaşından beri oyun oynuyorum. Bilgisayarlarla haşır neşir oldum. Oyunların bana katkısı çok oldu. İngilizcemi geliştirdi, bilgisayar tekniğimi ilerletti. Bugün birçok genç İngilizce kelimeyi oyunlardan öğreniyor. Strateji, refleks, görsel hafıza gibi konularda katkı sağlıyor. Ama işin bir de olumsuz yönü var. Asosyallik çok fazla arttı. İnsanlar artık dışarıya çıkmıyor. Evde saatlerce bilgisayar başında kalan gençler var. Sosyallik ile asosyallik arasında ince bir çizgi var ve bu dengeyi korumak çok önemli.”
Oyunların çocuklar için bir “ödül” ya da “ceza” aracı olmaması gerektiğinin altını çizen Sabırlar, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
“Birçok aile çocuğu ders çalışsın diye bilgisayarı ödül olarak sunuyor. Veya ceza vermek için bilgisayarı yasaklıyor. Bu yanlış bir yaklaşım. Çünkü çocuk ceza gördüğü şeye daha çok ilgi duyar. Bilgisayar, ödül ya da ceza değil, bir hobi ve öğrenme alanı olmalı. Benim çocukluğum sokakta geçti, top oynadık, bilye oynadık. O zaman bilgisayar bu kadar hayatımızın merkezinde değildi. Şimdi ise çocuklar sokağa çıkmak yerine bilgisayarı tercih ediyor. Burada ailelerin dengeyi sağlaması gerekiyor.”
“E-spor büyük şehirlerde meslek, Sivas’ta ise zor”
E-sporun son yıllarda Türkiye’de hızla büyüyen bir alan olduğunu belirten Sabırlar, Sivas’ta bu mesleğin gelişiminin daha yavaş ilerlediğini söyledi:
“E-spor artık dünyada ve Türkiye’de kabul gören bir meslek. 3-4 yıl önce federasyonu kuruldu. Profesyonel takımlar, büyük turnuvalar, ciddi yatırımlar var. Ama Sivas şartlarına baktığımızda hem ailelerin bakışı hem de teknik imkanlar bu gelişimi sınırlıyor. Büyük şehirlerde çocuklar bu işi meslek haline getirebilir ama Sivas için şimdilik zor. Yine de gençler bu alanda kendini geliştirirse ileride fırsatlar yakalayabilir.”
Sabırlar, e-spor merkezlerinin gençler için aynı zamanda sosyalleşme alanı olduğuna dikkat çekti:
“Buraya gelen gençler oyun oynarken arkadaş ediniyor, sohbet ediyor, paylaşım yapıyor. Bu yönüyle de internet kafeler gençler için bir buluşma noktası. Ama tabi ki bilgisayar başında geçirilen sürenin sınırlı olması şart. Oyun güzel bir hobi ama hayatın tamamı olmamalı.”