Bugün

Dünya İnsan Hakları Günü'nde Doğu Türkistan unutulmasın!

Doğu Türkistan; Türk’ün kanayan yarası, güneşin doğduğu fakat ne acıdır ki insanlığın battığı yerdir.

10 Aralık 2023 - 20:13
TAKİP ETTAKİP ET
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
3 yaşındayken Muhsin Başkanla yaşadığı anları 24 yıl sonra anlattı
3 yaşındayken Muhsin Başkanla yaşadığı anları 24 yıl sonra anlattı

Doğu Türkistan’da önceleri yüzde üç olan Çinli nüfusu zaman içinde yüzde elli üzerine çıkarılmıştır. Doğu Türkistanlı öz yurdunda esir olarak 250 senedir hep zulüm görmektedir. Milyonlarca insan katledilmiş ve şehit edilmiştir. Kuran okumak, namaz kılmak, oruç tutmak; kısacası müslüman olmak suçtur kadim yurt Doğu Türkistan’da.



Çin, 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin yönetimi ele geçirmesinin ardından Doğu Türkistan devletinin ismini “Sincan”( kazanılmış topraklar) olarak değiştirdi ve bölgedeki baskıları daha da artırdı. Asimile olmayı reddeden Müslümanların fiziksel imhasına yöneldiler. Bu dönemlerdeki insan kaybı milyonları buldu. 

Uygur Akademisi’nin yayınladığı rakamlarla 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin Müslüman Türk kardeşimiz hunharca ve çeşitli işkencelerle katledilmiştir.

İki milyarı geçmiş nüfusu ve komünist idare şekli ile tarihten gelen kuyruk acısı Müslüman Uygur halkından çıkarılmak isteniyor! Doğu Türkistan Özerk Devletinde otuz beş milyonu aşkın Müslüman Uygur halkı yaşamaktadır. Uygur halkının toprakları madenler ve stratejik konumu itibarı ile çok önemli ve değerlidir.



Çin tarafından Uygur halkının takriben üç milyon civarında vatandaşı çeşitli gerekçelerle kamplara alınmakta ve kamplarda kalanların anlatımları ile akla gelmez zulümlere uğratılmaktadırlar. Kadınların ırzına geçilmekte olduğu, doğum yapan kadının çocuğunun kendisinden alındığı ve çocuğu doğuran ananın çocuğundan bir daha haber alamadığı kamplarda kalanlarca anlatılmaktadır.



Ayrıca Müslüman bir ailenin katiyen kabul etmeyeceği başka bir uygulama ise, Müslüman Uygur ailelerinin evlerinin içine kaynaştırma adına Çinli yerleştirilmesidir. Camilerde kameralar bulunduğu Uygur Müslümanlarının kameralar vasıtası ile anbean takip edildikleri anlatılmaktadır.

Doğu Türkistan’da yaşanılanlar sivil toplum örgütlerince dünyanın gündemine taşınmalı dünya kamuoyuna duyurulmalıdır. Ayrıca Çin devleti bağımsız gazetecilere ve uluslararası insan hakları örgütlerine Doğu Türkistan’ın kapılarını açmalıdır.

Bir şekilde ülkesindeki zulümden kurtulabilen milyonlarca Uygur Müslüman Türk başka ülkelerde mülteci konumunda vatanına hasret olarak yaşamaktadırlar. Doğu Türkistan’da yaşayan yakınları ile görüşemediklerini ve haber alamadıklarını ifade etmektedirler.