Osmanlı’dan Günümüze Sivas Bıçakçılığının Köklü Mirası
Sivas bıçakçılığı, tarih sahnesine ilk olarak II. Mahmud döneminde tutulan Şer’iye Sicillerinde çıkıyor. O yıllarda çakı ve bıçaklar, Subaşı Hanı’nın kuzey girişindeki Kılıççılar Çarşısı’nda üretilirdi. Zamanla savaşların azalmasıyla birlikte kılıç ustaları, sanatlarını çakı ve bıçak yapımına yönlendirdiler. Bu geçiş, Sivas’ta bıçakçılığın ayrı bir kimlik kazanmasına zemin hazırladı.
Bugün bile, o dönemin ustalığına dayanan üretim teknikleri Sivas’ın kültürel belleğinde yaşamaya devam ediyor.

Kara Kemik Sapın Gücü: Sivas Bıçaklarının Sırları
Sivas bıçaklarını diğerlerinden ayıran en önemli özellik, kara kemik saplarıdır. Bu saplar; öküz, keçi ve koç boynuzundan yapılır. Boynuzun dayanıklılığı, kolay işlenebilirliği ve doğal estetiği, Sivas bıçakçılığının vazgeçilmez malzemesi olmuştur.
Kılıç tipi bıçaklardan bağ bıçaklarına, ustura biçiminden ekmek bıçaklarına kadar her ürün, ustaların elinden çıkan özel namlularla birleştirilir. Her bıçak, Sivas’ın zanaatkâr ruhunu ve Anadolu’nun dayanıklılığını temsil eder.
Gelenekten Geleceğe: Sivas Bıçağı Turizmle Buluşabilir mi?
Sivas bıçakları, Türkiye genelinde kalite sıralamasında ilk üç arasında yer alıyor. Ancak üretim çoğunlukla günlük kullanıma yönelik. Bu değerli zanaatın turistik potansiyelini artırmak için bıçaklara Sivas gümüş işlemeciliği eklenebilir.
Gümüş süslemeli hançerler, özel tasarım av bıçakları ya da koleksiyonluk çakılar hem iç hem dış turizmde büyük ilgi görebilir. Bu adım, hem Sivas’ın geleneksel el sanatlarını yaşatır hem de yerel ekonomiye yeni bir nefes kazandırır.