Sivas’ın Kadim Geçmişi: Anadolu’nun Kalbinde Doğan Bir Medeniyet
Anadolu’nun merkezinde konumlanan Sivas, tarih boyunca yalnızca bir şehir değil, uygarlıkların kavşak noktası olmuştur. Hititlerden başlayarak Frig, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim merkezi olarak öne çıkan Sivas, Orta Anadolu’nun tarihini şekillendiren en önemli noktalardan biri haline gelmiştir.

Selçuklu döneminde ise Sivas, Anadolu’nun siyasi, kültürel ve dini kalbi konumuna yükselmiştir. Gök Medrese ve Çifte Minareli Medrese gibi yapılar, bu dönemin izlerini hâlâ taşır. Osmanlı döneminde sancak merkezi olan şehir, idari yapısıyla birlikte kültürel zenginliğini korumuş ve yüzyıllar boyunca çok uluslu bir yapıyı bünyesinde barındırmıştır.
Sivas’ın bu köklü geçmişi, şehirde yaşayan halkın kökeninin yalnızca bir etnik gruba değil, Anadolu’nun tüm tarihine dayandığını açıkça göstermektedir.
Kültürel Mozaiğin Merkezi Sivas’ın Etnik ve Dini Yapısı
Sivas, Türkiye’nin en zengin kültürel çeşitliliğe sahip şehirlerinden biridir. Yüzyıllar boyunca farklı toplulukların bir arada yaşadığı bu coğrafya, adeta bir kültürel mozaik oluşturmuştur. Türkler, Kürtler, Zazalar ve Alevi-Bektaşi toplulukları Sivas’ın temel sosyal dokusunu oluştururken, geçmişte Ermeni ve Rum nüfus da şehir kültürüne katkı sağlamıştır.
Bu çeşitlilik, yalnızca bir arada yaşamakla sınırlı kalmamış, aynı zamanda geleneklerden mutfağa, müzikten halk inançlarına kadar pek çok alanda birbirini etkilemiştir. Bugün Sivas’ta yaşayan insanlar, bu çok katmanlı kültürel mirası taşıyarak hem geçmişin izlerini hem de modern Türkiye’nin renklerini bir arada yansıtır.
Dolayısıyla Sivaslıların kökeni, yalnızca Türk boylarına değil, aynı zamanda Anadolu’nun tarih boyunca şekillendirdiği tüm topluluklara dayanır.
Selçuklu’dan Cumhuriyet’e Sivaslıların Kimliğini Şekillendiren Dönüm Noktaları
Selçuklu döneminde Türk boylarının bölgeye yerleşmesiyle Sivas, Anadolu’nun Türkleşmesinde kilit rol oynamıştır. Ticaret yollarının kesişiminde yer alan şehir, zenginleşmiş ve kültürel üretimin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Osmanlı döneminde ise göçlerle birlikte yeni toplulukların katılması, Sivas’ın çok kültürlü yapısını daha da güçlendirmiştir.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde Sivas, Türk tarihinin en önemli olaylarından biri olan Sivas Kongresi’ne ev sahipliği yaparak, ulusal kimliğin yeniden inşasında simgesel bir şehir haline gelmiştir. Bu süreçte hem Anadolu’nun geleneksel değerlerini koruyan hem de modern Türkiye’nin ilerici yapısına uyum sağlayan Sivas halkı, kökeninde tarih ile çağdaşlığı birleştiren bir kimlik oluşturmuştur.
Bugün Sivaslılar, köklerini Hititlerden Selçuklu’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bir tarih zincirinden alır. Misafirperverlikleri, çalışkanlıkları ve kültürel değerlere olan bağlılıkları, bu uzun geçmişin günümüze yansıyan en belirgin göstergelerindendir.
Sivaslı Olmak, Bir Tarihi Yaşatmaktır
Sivaslı olmak, yalnızca bir şehirle aidiyet kurmak değil; binlerce yıllık bir tarihi, kültürü ve mirası taşımaktır. Farklı uygarlıkların birleştiği bu topraklarda şekillenen Sivaslı kimliği, Anadolu’nun en özgün ve köklü yapılarından biridir. Günümüzde Sivaslılar, geçmişin mirasını geleceğe taşırken, Anadolu’nun kalbinde doğan bu eşsiz kültürü yaşatmaya devam etmektedir.