Medicana Sivas Hastanesi'nden Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, özellikle gençler arasında yaygınlaşan ve sosyal medya etkisiyle tetiklenebilen yanlış beden algısının, ölümcül sonuçlar doğurabilen Anoreksiya Nervoza hastalığına yol açabileceği konusunda ciddi uyarılarda bulundu.

Özkaya, bireylerin zayıf olmalarına rağmen kendilerini kilolu görmeleri ve sürekli kilo verme eğiliminde olmalarının tehlikelerine dikkat çekti.

Anoreksiya nervoza nedir? Belirtileri nelerdir?

Uzman Psikolog Özkaya, Anoreksiya Nervoza'yı "sinirsel iştah kaybı" olarak tanımlayarak, en belirgin özelliğinin kişinin aslında zayıf olmasına rağmen aynaya baktığında kendini kilolu algılaması ve bu düşünceyi psikolojik bir takıntı haline getirmesi olduğunu belirtti.

Bu takıntının kişiyi sürekli kilo vermeye ittiğini vurgulayan Özkaya, "Kişi, hayatından karbonhidrat ve şekerli gibi besinleri çıkarıp kalori hesabı yapmaya başlar. Çevredeki insanlar tarafından aşırı kilo verdiği anlaşılana kadar kilo verme süreci devam eder.

Daha sonra zararlı olan ilaç, kahve ve çay gibi takviyelere başlar," dedi. Bu durumun hem fiziksel (uyku sorunları, enerji kaybı) hem de psikolojik (obsesif kompulsif bozukluk, depresyon, anksiyete) ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ifade etti.

Sosyal medya etkisi ve risk grupları

Anoreksiyanın genellikle mükemmeliyetçi ve hırslı kişilik yapısına sahip bireylerde görüldüğünü belirten Özkaya, hastalığın en sık 12-20 yaş arası ergenlik dönemindeki genç kızlarda ortaya çıktığını ve kızlarda erkeklere oranla 7 kat daha fazla rastlandığını söyledi.

Sosyal medyanın bu durumdaki etkisine dikkat çeken Özkaya, "Sosyal medyanın etkisi ile genç kızlarda, manken gibi görünme düşüncesi oluşuyor.

İnternetteki kızlar gibi görünmem, zayıf olmam lazım gibi düşüncelere kapılıp kişi kilo vermeye başlıyor" ifadelerini kullandı. Ayrıca genetik faktörlerin ve ailedeki yeme bozukluğu geçmişinin de risk oluşturabileceğini ekledi.

Tedavi mümkün ama gecikmemeli!

Anoreksiya Nervoza'nın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizen Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, "Tedavi olunmadığında kişinin yaşamını olumsuz şekilde etkileyecek boyuta gelmektedir. Tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Kişinin diyetisyen, psikolog ve psikiyatri eşliğinde komplike bir tedavi görmesi gerekir" dedi.

Özellikle vücut ağırlığının yüzde 30'unu kaybetmiş hastaların ayakta değil, yatarak tedavi görmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Özkaya, "Dikkat edilmediği takdirde sonuçları kişinin yaşamsal ve bedensel vücut ağırlığını etkilediği için yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyip ölüme kadar götürmektedir" diyerek erken teşhis ve tedavinin önemine dikkat çekti.

Kaynak: İHA