Asla hatır için gönül için referandum hakkında tek söz söylemedim. Piyasa, esnaf, orta sınıf dertleri benim ülkemde her zaman çarşının spekülatörlerinin oy kullanma ve siyaset yapma vasatıdır.
Siyaset adına "değişmez" üretmek, korku kaynaklıdır . Okumayan bir millet elbette mevcut durumda sağcısıyla solcusuyla, fetösüyle muhafazakârlık kozuna sığınır. Bunu besleyen bir siyasetçi dili de vardır ki, rahatsız edicidir. Bazı insanların anlayacağı varsa da bu kategorize edici dil, inatlaştırır ve uzaklaştırır. Bu gelir gider muhafazakârlık kisvesiyle rejim müdafaasına ve vesayet özlemine dönüşür. İleriyi görmek de, ileri hedef çizmek de mümkün değildir.
Anayasa değişikliğine esas olan maddeler metin olarak tartışmaya açılabilir ama "başkanlık sistemi" tüm dünyada demokrasiler için elzemdir. Post modern bölünmüşlüğü bireyler arasından ülkeler arasına kadar besleyen küreselcilerin var gücüyle çırpınması bu yüzdendir. 15 Temmuz gibi bir bilinç beraberliği, küreselcileri ve ekonomi düzenlerini müthiş rahatsız etmiştir. Beklentileri bir darbe ve denetimli yönetim idi, olmadı. Denetim, evet? Denetlenemeyen her şey küresel aktörleri çıldırtır. Bilgi, eğitim ve ekonomi konvansiyonel sınırların dışına çıktıkça denetlenmesi zorlaşır. Her şeyini kontrol ettikleri bir Türkiye´nin az yahut çok bağımsız hareket etmesi, eski sistemde çok kolay idi. Parlamentolar teşkilinden, işlemesine kadar avamî bir inşaya sahiptir; demokrasi meziyetlerinden değil, bu sayede batılıların tercihi olmuştur. Başkanlık sisteminin karşısında yer alışları demokrasi aşkından değil, Türkiye´nin denetim dışına çıkma ihtimalidir. Bu ihtimali besleyen her hamle hem yerli, hem yabancı batılılar tarafından sevilmemektedir.
Aslında mevcut vasatta tek satır yazmak bile içimden gelmiyor; çünkü tam anlamıyla ciddiyetsizlik hâkim, duygusallık bile değil. Ben kimseye öyle, böyle her hangi bir etiket vurmadım, laf kalabalığından uzak durdum. Şu kadarını da söyleyeyim: Bu konu, demokrasinin beşiği olduğu söylenen batılı entelektüelin derinlemesine işlediği bir konudur. Bizzat AK Parti´nin kadrolu akademisyeni/entelektüeli bile konuya baştan ayağa yabancıdır. Çünkü çoğunun ideali, atanarak bürokraside bir yer kapmak için yahut seçilerek ?parmak çocuk? olmaktır. Türk demokrasisinin avamî dilini biz halka değil, bunlara borçluyuz.
Ak Parti´ye gerçek İslamcılar hiçbir zaman eklemlenmedi. Eklemlenmek mukallit işi bile olamayacak bir ezik ahlakıdır. Ben de hiçbir zaman demokrasinin imkân ve kodlarının dışında Ak Parti ve sistem, rejim kritiği yapmadım. Tersi olsaydı şu anda İslamcıları ve İslamcılığı istismar ederek bürokrat olmak için kavrulan yahut mebus olmak için yaltaklanan okumuşların, akademisyenlerin arasında olur; hayatı ?eğlencelik? haline getirmiş olurdum.
Benim evetlerimden de, hayırlarımdan da ?Haktan özge? bir taraf çıkmaz. Keşke Ak Parti kodamanları, kodaman olmasaydılar. Sözü dinlenecek az sayıda da olsa adama sahip olsalardı ve halkın içinde ?güzel ahlak? ile temayüz etmiş bürokratları olsaydı. Onlar ise sözlerini dinletecekleri dalkavuklarla iş tutmayı tercih ettiler. Belki de halkın verdiği oy oranına bakıp ?Nankörler!? demek istiyorlardır ama 15 Temmuz akıllarına geliyordur ve yutkunuyorlardır.
16 Nisan´ı anlamak, 15 Temmuz´u doğru ve dürüst okumakla mümkündür.
16 NİSAN´I ANLAMAK
Berat Demirci
Yorumlar