İstanbul, uluslararası çimento endüstrisinin en büyük konferanslarından biri olan INTERCEM’e 10’uncu kez ev sahipliği yapıyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB) iş birliğiyle düzenlenen etkinliğin açılışını INTERCEM CEO’su Malcolm Shelbourne ve ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay gerçekleştirdi. Bu yıl 40’ıncı yılını kutlayan INTERCEM’in İstanbul konferansına 50’den fazla ülkeden 500’ü aşkın üst düzey sektör temsilcisi katılım gösterdi.
“Küresel ortamda beklentiler ve gerçekler birbiriyle çelişiyor”
Konuşmasına, küresel gelişmelerin sektöre yansımalarını değerlendirerek başlayan Akçay, “Geçtiğimiz dönem, beklentiler ve gerçeklerin birbiriyle çeliştiği bir süreç oldu. Çünkü 2024’ten 2025’e geçerken ABD seçimleri ve savaşların sona ereceğine dair öngörüler küresel piyasalarda olumlu bir hava yaratmıştı. Ancak akabinde jeopolitik gerilimlerin kimi zaman gerileyip kimi zaman yeniden tırmanması bu pozitif sürece gölge düşürdü. Buna ticaret savaşları ve agresif tarife tartışmaları da eklenince uluslararası piyasalarda ciddi bir endişe oluştu. Her ne kadar tarife müzakerelerinde ilerleme sağlanmış ve küresel resesyon endişeleri bir miktar azalmış olsa da uluslararası ticaret üzerindeki kaygılar tamamen ortadan kalkmış değil. 2025’in ilk sekiz ayı da bu belirsizliklerin gölgesinde geçti. Dünyanın en büyük çimento ithalatçısı olan ABD’de iç talepte geçen yıla oranla düşüş yaşanırken Çin’de de özellikle gayrimenkul sektöründeki sorunlar ithalatı neredeyse durma noktasına getirdi. Buna karşılık Batı Afrika, Latin Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde talep artışı gözleniyor. Ayrıca birçok ülkedeki faiz indirimleri küresel talepte bir canlanma yarattı. Kısacası bir yanda durgunluk varken diğer yanda taleplerin artması nedeniyle küresel çimento endüstrisinin bu yılı geçtiğimiz yıla benzer bir performansla kapatacağını öngörüyoruz. Belki yüzde 1 gibi sınırlı bir düşüş olabilir ama yılın geri kalanındaki jeopolitik gelişmeler bu süreçte belirleyici olacak” dedi.
“ABD’nin Çin gemilerine yönelik vergileri navlun fiyatlarını dramatik bir şekilde artırabilir”
Küresel ticaret dengelerine ilişkin yeni bir riske dikkat çeken Akçay şöyle devam etti; “ABD’nin 14 Ekim’den itibaren Çin bağlantılı gemilere uygulayacağı yeni liman ücretleri, küresel taşımacılıkta bir dönüm noktası olabilir. Çin yapımı, Çin bayraklı veya Çinli operatörler tarafından işletilen gemilerin ABD limanlarına yanaşmaları halinde tonaj başına artan oranlarda vergi uygulanması öngörülüyor. Açıklanan 55 bin ton sınırı nedeniyle sektörümüzün doğrudan etkilenmeme ihtimali yüksek olsa da bu düzenlemenin navlun fiyatlarında dramatik artışlara yol açması söz konusu. Bu risk, 2024 ve 2025’te yaşadığımız jeopolitik ve ekonomik belirsizliklere bir yenisini ekliyor. Dolayısıyla sektör olarak gelişmeleri yakından izlememiz ve olası senaryolara karşı hazırlıklı olmamız büyük önem taşıyor.”
“Kur, serbest piyasa koşullarına göre belirlenmeli”
Akçay, 2024 yılında 1,1 milyar dolar olan Türk çimento endüstrisinin ihracat tutarını 2025 yıl sonu itibarıyla yüzde 18’in üzerinde artışla 1,3 milyar dolara; tonaj bazında ise yüzde 20’den fazla artışla 19,1 milyon tondan 23 milyon tona ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Yılın ilk sekiz ayında ihracatta tonaj bazında yakaladıkları yüzde 22’lik artışın yıl sonu hedeflerine ulaşacaklarının bir göstergesi olduğunu vurgulayan Akçay şöyle devam etti; “Bu başarıya rağmen en önemli sorunlarımızdan biri kârlılık. TL maliyetlerimiz enflasyon oranında, hatta kimi zaman üzerinde artarken diğer tarafta zayıf dolar kuru, bizim gibi ihracatçı sektörleri olumsuz etkiliyor. En büyük beklentimiz, kurun serbest piyasa koşullarında belirlenmesi. Aksi halde bu tablo sürdürülebilir değil.”
“İç pazardaki daralmayı ihracatla telafi ediyoruz”
Akçay, iç pazardaki gelişmelere ilişkin olarak, “Deprem bölgesindeki yeniden yapılanma çalışmaları iç talebi güçlü tutsa da pek çok bölgede yaşanan daralma nedeniyle yılın ilk beş ayındaki büyüme yüzde 2 ile sınırlı kaldı. Ancak bu düşüşleri ihracatla telafi ediyoruz. Böylece sektörümüzün genel dengesini koruyor ve güçlü performansını sürdürüyoruz” dedi.
“2026 yılı için iyimseriz, yüzde 10’luk büyüme bekliyoruz”
Dünya ve Türk çimento sektörü için 2026 yılına dair öngörülerini de paylaşan Akçay, “Önümüzdeki yıl makroekonomik koşullardaki olumlu gelişmelerin sektöre de yansımasını bekliyoruz. ABD’de beklenen faiz indirimleri, inşaat ve konut sektöründe bir rahatlama yaratacak. Büyük bir çıkış olmasa da ABD pazarında pozitif bir tüketim trendi oluşacağını düşünüyoruz. Bu istikrar, küresel çimento ticareti için de önemli bir gösterge olacak. Öte yandan gelecek yıl, doların küresel piyasalardaki değerinin düşmesiyle beraber dolar karşısında değer kazanan diğer emtialar gibi hem küresel piyasalarda hem de Türkiye’de klinker ve çimento fiyatlarının artmasını bekliyoruz. Kaldı ki bu yıl içerisinde spot satışlarda klinkerde yüzde 30, çimentoda ise yüzde 20’lik artış yaşandı. Çünkü jeopolitik riskler, piyasa dinamikleri ve tedarik zincirindeki zorluklar fiyatları yukarı yönlü baskılıyor ve bu trendin devam etmesi muhtemel görünüyor. Türkiye’nin 2026 yılı ihracat performansı içinse beklentilerimiz oldukça iyimser. Afrika’daki talebin artışı ve Avrupa’daki ekonomik toparlanma ile birlikte ABD’deki istikrarın da etkisiyle Türkiye’nin ihracatında yüzde 10 gibi belirgin bir büyüme bekliyoruz” dedi.