Klasik Türk Şehrinde mezarlıklar meskûn mahal içindedir.
Camiler de öyledir.
Medreseler de öyledir.
Şehirlerin kente tebdiline önce mezarlıklardan başlanmıştır. Bunun nedeni, en kolay istimlâk edilecek yerler olduğundandır. Ölüler, emlak derdinde değildir ve itiraz da edemez. Eski mezarlıkların zaten sahip çıkanı kalmamıştır ve tabii dileyenlere de mezarı taşıma hakkı verilmiştir. Mezarlıklara, çok önceden defin izni kaldırılmış ve Yukarı Tekke Mezarlığı aktif tek mezarlık olmuştur. Modernlik, bir güç uygarlığı istilasıdır. Her şeyi düzenlemek isterler; insanı, tabiatı ve evreni? İnsan hayatını zorunluluklar dayatması içinde zorlayarak biçimlendiren bu müstevli güç; sadece hayatı değil, ölümü de biçimlendirir. Yani mesele: Hayat memat meselesidir.
Mezarlıklara mülkiyet arayacaksak kamu mülkiyetidir. Şehirlerde öncelikle en eski mezarlıklar yok edilmiş ve arsaya dönüştürülmüştür. Cami hazirelerinde kalan mevtalar şanslı sayılır. En azından ?tarihî vesika? olma imkânları vardır. Bunun tarihini hatırlatmak istemem; çünkü sağ siyasetin ölüler hakkındaki politikasını dile getirmek, pop sağcılığın ağır düşmanlığını kazanmak olur. Karşımıza (+)´lar dikilir ve onları (+) kabul etmemek yahut adeseye yatırmak; modernist fitneye taarruz değil de, dindarlar arasında fitne(!) çıkarma ithamına varabilir. Bence mahzurlu yok; gerçekte bir müslümanın ayrıca ?dindar? parantezine alınması mahzurludur.
Mezarlıklar üzerine uygulanan imar politikaları, politik hayatın istikametini belirlemiştir. İmha edilen tarihi eserlere hayıflanarak, oradan bir sağcı ?hattâ kutsallaştırılmış- tarih çıkarmak; yok edilen şehirlerin içerisinde o tarihî ama resmî ve abidevî eserlerin kapsadığı alanın küsurat bile tutmadığını akla getirmeyen bir gönüllü körlüktür. Hayatın içinde yaşandığı, yetişen her insanın şehrin rahle-i tedrisinden geçtiği şehri, kalıntısı olmayacak derecede yerin dibine gömdükten sonra; lokanta ve çayhaneye çevrilen tarihi eserlerde olsa olsa obez yetiştirirsiniz.
İhtiyaç yok ama mezarlıkların belli bir zaman sonra yok edilmesine dinî fetva da bulunabilir. Ancak mülkiyeti tüm şehir halkına ait olan yerlerin, arsa haline getirilip, özel mülkiyetlere devri adaletsizlik değil midir? Yasal olması, ?kul hakkı? ihlalini ortadan kaldırır mı? Dileyen Kadir Üredi Ağabey´in ?Bir Şehrin Beş Hali? kitabından eski mezarlıklarımızı ve başına neler geldiğini öğrenebilir. Diğerlerini saymıyorum ama ?Garipler Mezarlığı?nın şehrin merkezinde, şu an sebze halinin olduğu yerde olması, bana büyük bir incelik olarak gözüktü ve ayrıca konuyu tetkike değer buldum. Bence ?garip göçenler? için şehrin merkezinde mezarlık tahsisi, yüksek bir imaret anlayışına işaret eder. Diğer ve şu an çok gündemde olan ve yüksek rant vadeden iki alan: 4 Eylül Sanayi Sitesi ve Numune Hastanesi´nin olduğu yerdir.
Eski Sanayi, mezarlık düzlendikten sonra kamu malı olmaktan çıkarılmış ve özel mülkiyete dönüştürülmüştür. Sanayi iptal edilince, buranın kamuya iadesi en adil ve hakça uygulama olurdu ama ?Hakk? dediğiniz şeyin, buralarda esamisi okunmaz. Malumunuz, şimdi burası ikinci defa satılmış oldu ve gökdelenler sadece eski sanayinin değil, eski bir mezarlığın üzerinde yükselecektir. Gözüken o ki, Numune Hastanesi ve civarının başına getirilen de aynı şeydir. Önce kamu binalarına tebdil edilmiş eski mezarlık alanı üzerinde, şimdi farklı müşavereler kurulmaktadır. İşin önünde arkasında tam olarak neler vardır. O mahfiller bize yabancıdır, bilmemiz mümkün değildir. Söyle söyleyelim: Burası; dindar, dindar olmayan bütün insanların ortak alanıdır; kuşların ve böceklerin bile orada hakkı vardır. Buraları hal-i hazır, halka kazandırmak yolu açılmışken betonla doldurmak, taşla örtmek; sebep olanların, eğer kıymet veriyorlarsa kul hakkıyla bu dünyadan göçmesi demektir. Bir araya gelince büyükçe bir yekûn teşkil eden arazinin, doğrudan halka ?yeşil alan? olarak iadesi, bir mezarlığın hayatla geri dönüşü olur. Adı ?Şehzâdegân Mezarlığı? imiş; ?Şehzâdegân Parkı? olsun, meselâ.
Siyasî ikballe, siyasetçinin kudret gösterisiyle yahut başka sebep ve gerekçelerle bir hesabım yok. Dua ettim sayın ve gönlünden kopanlar âmin desin. ?Allah için!? denilecek tek nokta da budur!
HAYAT MEMAT MESELESİ-1
Berat Demirci
Yorumlar