Klasik Türk Şehrinde mezarlıklar meskûn mahal içindedir.
Camiler de öyledir.
Mezarlıklarla ilgili ?hayat memat meselesi?ni, mesele edinerek yazmaya gayret ettim. Camiler nispeten muhafaza edilmiştir ama tüm ülke ve Sivas düzeyinde hayli zayiatımız da söz konusudur. Çünkü camiler de mülkiyet düzleminde halkın ortak malıdır ve kolayca istimlâk edilerek başka amaçlarla kullanma yolu bu açıdan kolaydır. Sağcılığın, modern kentleşmeye verdiği temelli önem, kesinlikle tarihe olan temelsiz saygıdan daha ileridir. 50-60 arası, camiler de dâhil tarihî eser kıyımı cumhuriyet dönemi rekorudur. Ağaç ve çevre bu konunun dışında değildir; cami, ?tabii çevre? ve ?beşerî muhit? içinde camidir. Mahallenin yok edilişi cami-insan ilişkisini yerle bir etmiştir.
Mahalleli olma bilinci yok olduğu için, insanın topluma ehil yetişme ihtimali aileye kalmıştır. Modern aile, ekonomik bir birim olmaktan çıktığı için beraber ?iş? yapma gibi, en önemli bağımsızlık dayanağı yok olmuştur. Ekonomi hayatın içinde değil, üstündedir. Arkasından sofra birliği tahrip olmuştur. Camilerde namaz kılan cemaat neden az? Çünkü kendi arasında müslüman muaşerette bulunan mahalleli de, aile üyeleri de kalmamıştır. Türk Ailesi denildiğinde, olmayan bir şey ama ortak vasıfları olan bir hayat tarzından bahsediyoruzdur. Mahalle ailelerden oluşan bir büyük cemaattir ve cami cemaati, o cemaatin uzantısıdır.
Çok yakın sayılacak bir zamanda cami-insan birliğini bir köyde hissetmişim. Namaza önce geliyorlar ve sohbet ediyorlardı. Namaz bittikten sonra da geç çıkıyorlardı, kıldıkları vakit için kaza namazı kılıyorlardı. En önemlisi de namaza gelmeyeni soruyorlardı? Modern insanın zamanı yok filan demeyin, dört rekâtın en uzun zamm-ı sure ile kılınması on dakika alıversin. Bu uygulamanın şeklî mi, irfanî mi olduğunu ölçemem, çok düzgün bir toplum hayatının garantisi de olmayabilir. Ama hiç, yoktan iyi değil midir?
Modernleşmenin İzlanda üzerine etkisi, Türkiye´den her halde az değildir. Onlar ?maarif? denilen şeyi bizden daha derin kavramışlar. Aile üyelerinin hepsinin uyduğu ve beraber olmayı gerektiren saatleri belirlemişler. Sofra birliği ve Pazar Ayini bunların en başta gelenleri? İnsan bu dünyaya boş bir kâğıt gibi gelir, çevresi o kâğıda onun benliğini çizer. ?Can?ı biçimlendiremezsiniz ama ?huy?u biçimlendirirsiniz. Bu yüzden ?Can çıkmadan huy çıkmaz!? denilmiştir. İnsanları ?iyi huylu? inşa etmenin eğitimden sayılmadığı bir ülkede, modernleşme denilen kafes, maddî ve manevî mühendisliklerle özgürlük belirleyen bir cehalet koyuluğuna düşer.
Musalla taşı caminin memat meselesi olduğunu kâfi derecede ihtar ediyor ama hayat meselesi olduğuna caminin iç alanına döşenen halılar bile şahitlik etmez. Hayat ile cami arasındaki mesafe, insan ile insan arasındaki mesafenin göstergesidir. Önce insan inşa edilir, insan cami inşa eder. İnsanların cami inşa etmeye kudreti yetmese de gökyüzü kubbe, yeryüzü seccadedir.
Mescit inşa etmede izlenen yol, kilise inşasıyla kıyasa mahal olmayacak derecede zıttır. Bugünün Hıristiyanlığı, İsa´dan çok zaman sonra ortaya çıkan Kilise´nin biçimlendirdiği bir dindir. Cami ise: içerisinde benliğin ve kimliğin inşa edildiği şehirlerin, beldelerin müştemilatıdır.
?Camiler neden boş?? diye sorduğumuzda, aslında ?Benliklerimiz/içimiz neden boş?? diye sormuş oluyoruz. Camideki saflardan kalan boşluklar, fert fert içimizde taşıdığımız boşluğun toplam alanıdır. Yetiştirdiğimiz insanların ne olduğu konusunda bir ölçümümüz olmadığı gibi; nasıl bir insan yetiştirmemiz gerektiğine dair bir görüşümüz de yoktur.
HAYAT MEMAT MESELESİ-2
Berat Demirci
Yorumlar