Ordu’da 38 yıldır körük ocağının başında demir döverek tarım aletleri üreten Cemil Döner, babasından miras kalan demircilik mesleğini yaşatmak için adeta zamanla yarışıyor. Çocuk yaşta başladığı mesleğin son temsilcisi olduğunu söyleyen Döner, "Artık benden sonrası yok" diyerek yok oluşun eşiğindeki bir zanaata dikkat çekiyor.
Cemil Döner, 48 yaşında. Küçük yaşlarda babasının yanında çırak olarak girdiği demirci ocağında, bugün tek başına ayakta kalmaya çalışıyor. 1000 dereceyi bulan sıcakta demiri döverek ürettiği tarım aletleri, yalnızca Ordu’ya değil çevre illere de ulaşıyor. Ancak mesleği devredecek bir çırak bulamıyor. “Yaklaşık 40 yıldır bu işi yapıyorum. El emeği ürünlere hâlâ büyük talep var. Ama bu zanaati sürdürecek kimse kalmadı” diyor Döner.

“Benden Sonrası Yok”
Samsun ile Artvin arasındaki arazi yapısı nedeniyle el yapımı tarım aletlerine hâlâ ciddi ihtiyaç duyuluyor. Ancak demirciliğin son temsilcileri bir bir kepenk kapatıyor. Döner, “Bizim bölgede bu işe ihtiyaç var. Ama bu mesleği sürdüren kimse kalmadı. Ben hem okudum hem meslek öğrendim. Ama yeni nesil ne okumayı ne de mesleği sürdürüyor. Çoğu iş yerini kapattı” diyerek, zanaat kültürünün hızla yok olduğuna vurgu yapıyor.

Talep Var, Usta Yok
Zanaatkarın azalmasıyla üretim gücünün düştüğüne dikkat çeken Döner, "Bizim yaptığımız ürünlere bölge halkından ve farklı illerden talep geliyor. Bireysel olarak çalışmama rağmen yetemediğim zamanlar oluyor. Ancak insan gücü olmadan bu iş büyümez" diyor. Makineleşmenin artmasına rağmen insan emeğinin bu meslekte hâlâ temel unsur olduğuna işaret ediyor.

El Emeği Göz Nuru Ürünlere Veda Mı?
Demirciliğin bir meslekten öte, bir kültür olduğunu belirten Döner, “Biz bu ocağın başında büyüdük. Sadece demir dövmedik, bir mirası taşıdık. Ama şimdi bu ocakta çırağım yok. Ocağın dumanı da geleceği de yavaş yavaş sönüyor” sözleriyle duygularını ifade ediyor.
Zor şartlara rağmen üretmeye devam eden Döner, zanaatkârların desteklenmesi gerektiğini belirterek son çağrısını yapıyor: “Bu meslek kaybolursa, sadece bir iş değil, bir kültür, bir miras da kaybolacak.”