Dört yıl önce üniversite eğitimi için Mısır’dan Türkiye’ye gelen Ahmed Sadek, yalnızca yeni bir akademik yolculuğa değil, aynı zamanda duygusal bir keşfe de adım attı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun olan Sadek, Sivas’a olan ilgisini kelimeler yerine karelerle anlatmayı seçti.
SİVAS’IN RUHU SADEK’İ ETKİLEDİ
Sivas’ın tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleri, genç Mısırlı fotoğrafçının gönlünde derin izler bıraktı. Şehri yalnızca gezip görmekle kalmayan Sadek, onun ruhunu objektifiyle belgelemeye başladı. Fotoğrafla kurduğu bağ, zamanla Sivas’la kurduğu duygusal bir bağa dönüştü.
“BURADA SADECE ÖĞRENCİ DEĞİL, GEZGİN OLDUM”
Sadek, Sivas’a ilk geldiğinde burayı sadece kısa süreli bir eğitim durağı olarak görüyordu. Ancak zamanla bu düşüncesi tamamen değişti. Kentte geçirdiği yıllar boyunca bir üniversite öğrencisinden çok, bir gezgin ve gözlemciye dönüştü. Sivas’ta her gününün ona yeni bir şey kattığını söylüyor.
SİVAS’IN HİKÂYESİ KARELERE YANSIDI
Dört yıl boyunca Sivas’ın her köşesini dolaşarak yüzlerce fotoğraf çeken Sadek’in kadrajına tarihi camiler, ilçeler, yaylalar, dar sokaklar ve uçsuz bucaksız ovalar yansıdı. Ancak onun için bu kareler yalnızca görüntü değil; aynı zamanda birer duygu ve hikâye taşıyor. Sadek, Sivas’ı sadece fotoğraflarına değil, kalbine kazıdığını vurguluyor.
KURULAN BAĞ AİDİYETE DÖNÜŞTÜ
Türkiye’nin farklı şehirlerini de gezen Sadek, hiçbir yerde Sivas’taki gibi bir samimiyet ve doğayla iç içe atmosfer bulamadığını dile getiriyor. Ona göre Sivas, insanın içini ısıtan bir sadelik ve tarihle çevrili. Bu his, zamanla bir aidiyete dönüşmüş.
HEDEFİNDE SİVAS’A ADANAN BİR SERGİ VAR
Sadek, yıllar boyunca çektiği fotoğrafları yalnızca kendi arşivinde saklamak istemiyor. Gelecekte, Sivas’a adadığı bir fotoğraf sergisi açmayı hedefliyor. Böylece hem Sivas’ın güzelliklerini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hem de bir yabancının gözünden bu şehrin nasıl göründüğünü paylaşmayı amaçlıyor.