Sivas’ta yıllardır matbaacılık yapan 52 yaşındaki Osman Eraslan’ın hayatında iki şey hiç değişmedi: Mesleğine olan sadakati ve Fenerbahçe’ye olan sonsuz sevgisi. Henüz çocuk yaşlardayken radyodan maç dinleyerek sarı-lacivert renklere gönül veren Eraslan, şimdi bu tutkuyu torunlarına miras bırakıyor.
O zamanlar radyodan maç dinlerdik
Osman Eraslan, Fenerbahçe aşkının çocukluk yıllarına dayandığını söylüyor. “8-9 yaşındaydım. O zamanlar televizyon yok, internet yok. Babamla radyonun başına oturur, Fenerbahçe'nin maçlarını dinlerdim. Bir gol olduğunda evde adeta bayram havası olurdu. O yaşta bu sevdayı içime işledim,” diyor.
Eraslan, ilk Fenerbahçe formasını 1980’li yıllarda İstanbul’a giden bir akrabasının hediye ettiğini hatırlıyor: “O formayı yıllarca sakladım. Yıprandı ama atmaya kıyamadım. Çünkü benim için o forma bir simgeydi. O forma, çocukluğumdu, hayalimdi, aşkımdı.”
Fenerbahçelilik bir duruştur
Fenerbahçe'nin sadece bir futbol takımı olmadığını, bir yaşam biçimi olduğunu söyleyen Osman Eraslan, “Fenerbahçelilik bir duruştur. Her zaman dik durmaktır, haksızlığa boyun eğmemektir. Bu yüzden biz Fenerbahçeliyiz. Ve bu ruhu, bu karakteri çocuklarıma, şimdi de torunlarıma aşılıyorum,” ifadelerini kullanıyor.
Torunlara forma eve bayrak
Şimdiye kadar 6 torun sahibi olan Eraslan, her biri doğduğunda ilk hediyesinin Fenerbahçe forması olduğunu gururla anlatıyor. “Torunum daha birkaç günlükken formasını giydirdim. Bir yanda beşiği, bir yanda Fenerbahçe bayrağı. Eve gelen herkes ‘Bu çocuk daha şimdiden Fenerli olmuş’ diyor. Ben de diyorum ki, evet, bu sevda doğuştan gelir,” diyerek gülümsüyor.
Evinde bir oda tamamen Fenerbahçe’ye ayrılmış. Duvarlarda Alex, Lefter ve Can Bartu’nun posterleri, raflarda sarı-lacivert kupalar, atkılar ve imzalı toplar yer alıyor. Osman Dede bu odaya "Fenerbahçe Mabeti" diyor.
Ailede herkes fenerli
Osman Eraslan’ın çocukları da babalarının izinden giderek Fenerbahçeli olmuş. Torunlarla birlikte evde maç izlemek, her golde birlikte sevinmek onun için büyük bir mutluluk kaynağı. “O anlar benim için dünyanın en büyük kupasından daha değerli. Ben Fenerbahçe sevgisini bir bayrak gibi devrettim. Şimdi o bayrak torunlarımın ellerinde dalgalanacak,” diyor.
Bir gün Kadıköy’e torunlarımla gitmek en büyük hayalim
Bugüne kadar birkaç kez Kadıköy’e, Şükrü Saracoğlu Stadı’na giden Eraslan’ın en büyük hayali ise torunlarıyla birlikte maraton tribününde maç izlemek. “O günü sabırsızlıkla bekliyorum. Beraber atkılarımızı takacağız, İstiklal Marşı’nı söyleyeceğiz ve hep bir ağızdan ‘Yaşa Fenerbahçe’ diye haykıracağız. O gün geldiğinde işte bu sevginin ne kadar köklü olduğunu herkes görecek,” diyor.