Sivas'a Ekim ayında adım atan üniversite öğrencilerinin ve sonbahar turistlerinin "Sivas'ta gezilecek yerler" listesindeki ilk durağı, şüphesiz Gök Medrese oluyor. Asırlara meydan okuyan bu Selçuklu şaheseri, sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda taşın sanata dönüştüğü eşsiz bir mimari anıt. Peki, Sivas'ın bu mavi güzelini diğer medreselerden ayıran ve onu bu kadar büyüleyici kılan nedir?
Işık ve Gölgenin Mermer Kapıdaki Dansı
Gök Medrese'nin ziyaretçilerini daha ilk adımda etkisi altına alan özelliği, şüphesiz eşsiz mermer taş kapısıdır. Selçuklu taş işçiliğinin zirve noktası olarak kabul edilen bu kapı, üzerine işlenen inanılmaz detaylarla adeta bir dantel gibi örülmüş. Güneşin açısına göre günün farklı saatlerinde ışık ve gölge oyunlarının muhteşem bir dansını sunan bu kapı, ziyaretçilere daha içeri girmeden mistik bir atmosfer yaşatıyor. Bu kapıdan geçmek, adeta tarihte bir yolculuğa çıkmanın ilk adımı oluyor.
Bir Vezirin İhtişamlı Mirası: Sahip Ata
Gök Medrese, sadece mimarisiyle değil, banisiyle de tarihe not düşmüş bir yapı. Anadolu Selçuklu Devleti'nin en çalkantılı dönemlerinde görev yapmış, ilme ve sanata verdiği önemle bilinen ünlü Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında inşa ettirilmiştir. Sâhip Ata Medresesi veya Sâhibiyye-i Fahriyye olarak da anılan bu yapı, vezirin Anadolu'ya bıraktığı sayısız eser arasında en parlayan yıldızlardan biridir. Sahip Ata'nın vizyonu, Gök Medrese'nin her bir taşında kendini göstermektedir.
Selçuklu Mimarisi'nin İmzası: Dört Eyvanlı Plan
Sivas'ta 1271 yılında yapılan üç medreseden biri olan Gök Medrese, klasik Selçuklu medrese plan geleneklerine tam uyum gösterir. Açık avlulu, dört eyvanlı ve iki katlı planıyla mimari bir zarafet sunar. Yapının zemin katında kullanılan mermer ve kalker taşları, minarelerin üst yarısında kullanılan tuğla işçiliğiyle mükemmel bir tezatlık ve uyum sergiler. Bu mimari yapı, yüzyıllar boyunca dini ilimlerin tahsil edildiği bir merkez olarak Sivas'ın ilmi hayatına da yön vermiştir.
Dünden Bugüne Yaşayan Müze
Tarihi boyunca bir ilim merkezi olan Gök Medrese, vakfiyesinin günümüze ulaşmasıyla da tarihi önemini pekiştirmiş ve 1926 yılında müze olarak kapılarını yeniden açmıştır. Bugün, özellikle Ekim 2025 itibarıyla Sivas'a eğitim için gelen binlerce üniversite öğrencisi ve şehri keşfetmek isteyen turistler için canlı bir tarih dersi niteliğinde. Sivas'a yolu düşen herkesin, bu eşsiz mimariyi ve büyüleyici atmosferi yerinde deneyimlemesi, tarihin derinliklerine unutulmaz bir yolculuk yapması şiddetle tavsiye ediliyor.
