Sivas’ta yapımı devam eden Merkez Cami nedeniyle, Sivas Kent Meydanı’nın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girme ihtimali tamamen ortadan kalktı. Şehir için büyük bir prestij anlamına gelen bu süreç, meydanın tarihi siluetini bozan yeni yapıyla birlikte kalıcı olarak kapandı.
Tarihi Kent Meydanı, yüzyıllardır ayakta duran Osmanlı ve Selçuklu eserleriyle adeta bir açık hava müzesini andırıyordu. 13. yüzyıldan kalma Çifte Minareli Medrese, Şifaiye Medresesi, Buruciye Medresesi, Osmanlı döneminden kalan Kale Camii, ve Kongre Lisesi, Tarihi Jandarma Binası ve Tarihi Sivas Valiliği bu meydanın karakterini oluşturan başlıca yapılar arasında yer alıyor. Bu dokunun ortasına değil ama üst kotuna, Millet Bahçesi’nin hemen bitiminde inşa edilen Merkez Cami ise bu tarihî bütünlüğü bozduğu gerekçesiyle yoğun şekilde eleştiriliyor.
UNESCO uzmanlarının hazırladığı raporlarda, yeni yapının mimarisi ve boyutlarının mevcut tarihî yapılarla uyumsuz olduğu açıkça ifade edildi. Bu görüş doğrultusunda, başvuru süreci sadece durdurulmadı, tamamen sonlandırıldı. Sivas artık bu anlamda UNESCO defterini kapattı.
Tepkilerin odak noktası ise caminin gerekliliği üzerine. Bölge halkı, Kale Camii, Abdân (Abadan) Camii ve Sarizâde Mehmet Paşa Camii gibi büyük camilerin hâlihazırda aktif olduğunu, yeni bir yapıya ihtiyaç duyulmadığını savunuyor. Üstelik bu caminin, Sivas’ı temsil ettiği iddia edilen ama Sivas’ı yakından tanımayan bir siyasetçinin kararıyla yapıldığı iddiaları da kamuoyunda sıkça dile getiriliyor.
Kimilerine göre görkemli bir eser olan Merkez Cami, şehir kimliğinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Ancak pek çok uzmana ve tarihçiye göre, bu yapı şehrin kültürel mirasını koruma şansını elinden alarak gelecek kuşaklara aktarılabilecek önemli bir fırsatı geri dönülmez şekilde kaybettirdi.
Caminin inşaatı hâlâ sürerken, kentte “hizmet mi hezimet mi?” sorusu hâlâ gündemdeki yerini koruyor.