Sivas'ın siluetine asırlardır damgasını vuran, şehrin en eski ve en görkemli ibadethanelerinden biri olan Sivas Ulu Camii, sadece mimari ihtişamıyla değil, hemen yanı başındaki tarihi haziresinde sakladığı manevi mirasla da Sivas tarihi meraklılarını ve şehri ziyaret eden turistleri büyülüyor. Bu kutsal avludaki her bir mezar taşı ve kitabe, geçmişten günümüze uzanan sessiz birer hikaye anlatıcısı konumunda. Sivas'ı gezmek isteyen yerli ve yabancı turistlerin şehir merkezindeki bu tarihi camiyi ve hazireyi görmeleri, Sivas'ın tarihini, kültürünü ve manevi büyüklerini tanımak için altın değerinde bir deneyim sunuyor.
Selçuklu Meliki'nin Ebedi İstirahatgahı: Kutbeddin Melikşah
Ulu Camii haziresinin şüphesiz en dikkat çeken ve tarihi açıdan en önemli şahsiyeti, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’ın oğlu ve bir dönem Sivas ile çevresinde hüküm sürmüş Danişmendli Meliki olan Kutbeddin Melikşah’tır. Caminin banisi (yaptıranı) veya mevcut yapının banisi kadar önemli bir onarımını gerçekleştiren kişi olarak kabul edilen Melikşah'ın türbesi, caminin kuzeydoğu köşesinde, mihrap duvarının dışında ihtişamla yükselir. Bu yapı, erken dönem Selçuklu mimarisinin karakteristik zarafetini ve ustalığını gözler önüne seren, şehrin tarihi dokusu için paha biçilmez bir anıttır.
Hazirenin Diğer Manevi Büyükleri ve Kayıtlı İsimler
Kutbeddin Melikşah’ın türbesinin yanı sıra, bu tarihi hazire farklı dönemlerden pek çok önemli şahsiyetin mezarına ev sahipliği yapmaktadır. Ziyaretçiler için hazire girişinde bulunan bilgilendirme panosunda da görüleceği üzere, burada Sivas'ın manevi ve sosyal hayatında derin izler bırakmış isimler medfundur.
Bu isimler arasında özellikle 20. yüzyılın önemli Nakşibendi Halidiye kolu mürşitlerinden olan İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Efendi büyük bir saygıyla anılmaktadır. Örtülüpınar Mahallesi'nde dünyaya gelen, hayatını ilim, irfan ve irşad hizmetine adayan İhramcızade Hazretleri, Sivas Gök Medrese, Ulu Camii ve Çifte Minareli Medrese gibi önemli merkezlerde imamlık ve hocalık yapmış, binlerce talebe yetiştirmiştir. Onun mütevazı ve demir parmaklıklarla çevrili kabri, ziyaretçilerin sıkça Fatiha okuduğu manevi bir duraktır.
Hazirede medfun bulunan diğer bazı kıymetli şahsiyetler arasında; Şeyh Mustafa Efendi, Cemalzade Efendi, Sivas Müftüsü Katibi Abdurrahman Efendi, Müderris Abdülmecid Efendi, Kangallı Müftü Mevlüt Sarıoğlu, Darendeli Hacı Muhiddin Efendi, Ulu Camii İmamı Tevfik Hoca ve İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Efendi'nin hanımı Hacı Hafız Zeliha Hanım gibi isimler ile Saçlı Şeyh Efendi, Şeyh Hüseyin Efendi, Şeyh Sıbğatullah Efendi ve Şeyh Hasan Efendi gibi birçok din alimi, müderris, müftü ve tasavvuf ehli bulunmaktadır.
Ancak, yüzyılların yorgunluğu ve doğa koşulları nedeniyle bazı mezar taşlarının yıpranmış, üzerlerindeki yazıların silinmiş olması, tüm kimliklerin net olarak saptanmasını zaman zaman güçleştirebilmektedir.
Bir Kültürel Bellek Mekanı: Hazirenin Anlamı ve Atmosferi
Sivas Ulu Camii'nin haziresi, Anadolu coğrafyasındaki tipik Selçuklu ve Osmanlı dönemi hazirelerinin taşıdığı özellikleri yansıtır; genellikle caminin hemen bitişiğinde, kıble yönünde veya iç avluda yer alır. Mezar taşları, ait oldukları devrin sanat anlayışını, inanç dünyasını ve estetik beğenisini yansıtan kitabeler, geometrik veya bitkisel motifler, semboller ya da zarif süslemelerle bezenmiş olabilir. Bu tür hazireler, sadece bir defin alanı olmanın çok ötesinde, şehrin tarihi, kültürel ve manevi belleğinin somut birer parçası olarak kabul edilir ve ziyaretçilere geçmişle derin bir bağ kurma imkanı sunan özel bir atmosfer yaratır.
Sivas Ulu Camii haziresi, Kutbeddin Melikşah ve İhramcızade İsmail Hakkı Toprak başta olmak üzere, Sivas tarihinde iz bırakmış önemli şahsiyetlere kucak açarak, şehrin kadim geçmişine dair değerli bilgiler ve manevi bir miras sunmaktadır. Ulu Camii'yi ziyaret edenler, bu tarihi mezarları ve türbeyi görerek, taşların fısıldadığı hikayeler eşliğinde şehrin zengin kültürel ve manevi mirasına doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkabilirler. Bu ziyaret, özellikle Sivas turizmi için şehre gelenlerin kaçırmaması gereken, kentin ruhunu yansıtan duraklardan biridir.