Ortaçağ Avrupa’sında akıl hastaları yakılarak öldürülürken, Sivas’ın Divriği ilçesinde 8 asır önce inşa edilen Divriği Ulucami ve Darüşşifasında hastalar su sesi ve akustik sistemle tedavi ediliyordu. Bugün bile dünyanın dört bir yanından mimar, mühendis ve bilim insanlarını kendine hayran bırakan yapı, akustik özellikleriyle dikkat çekiyor.
Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228’de inşa edilen Divriği Ulucami ve Darüşşifası, eşsiz akustiği ve su sesiyle akıl hastalarının tedavi edildiği yöntemleriyle dünya mirası kabul ediliyor.#sivas #SONDAKİKA #divriğiulucami #sivashaber pic.twitter.com/yipR6S0EUO
— Bizim Sivas Gazetesi (@bizimsivascomtr) August 20, 2025
1228 yılında Anadolu Selçuklularına bağlı Mengücekli Beyliği döneminde Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Ulucami ve Darüşşifa, Türkiye’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan ilk anıtsal eser oldu. Baş mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah olan yapı, taş işçiliği, mimari detayları ve akustik özellikleriyle benzersiz kabul ediliyor.
En küçük ses bile caminin diğer ucundan duyuluyor
Sanat Tarihçisi Onur Aydın, caminin mimari yapısı ve akustik mühendisliğiyle günümüzde bile hayranlık uyandırdığını belirtti. Aydın, mihrabın önünde kısık sesle konuşulduğunda bile caminin diğer ucundan rahatlıkla duyulabildiğini vurguladı. Taş işçiliği, kubbe geometrisi ve mekân boşluklarının özel düzenlemesi sayesinde ses yankılanmadan, eşit ve net bir şekilde yayılıyor.
Su sesiyle şifa dağıtıldı
Caminin darüşşifa bölümünde ise dönemin en dikkat çekici tedavi yöntemlerinden biri uygulandı. Ortada yer alan havuzdan yükselen su sesi, yapının mükemmel akustiğiyle birleşerek ruh ve akıl hastalarının tedavisinde kullanıldı. Aydın, bu yöntemin o dönem dünyada bilinen tek örneği olduğunu belirterek, Divriği Ulucami ve Darüşşifası’nın eşsiz bir miras olduğunu ifade etti.
Bugün 13. yüzyıldan kalan bu eser, yalnızca mimari değil, aynı zamanda insanlık tarihi açısından da önemli bir iz bırakmaya devam ediyor.