Sivas'ın tarihi sokaklarında, küçük bir atölyede, 67 yaşındaki Erol Açıl, dedesinden miras kalan ve kaybolmaya yüz tutmuş bir zanaatı yaşatmak için yarım asırdır direniyor. Teknolojinin ve seri üretimin gölgesinde kalan el emeği ağızlık, kalemlik ve hediyelik eşyalar, Erol Usta'nın ellerinde Sivas'ın kültürel hafızasını geleceğe taşımaya çalışıyor.

60 YILLIK BİR EMEK HİKAYESİ

Henüz 7-8 yaşlarındayken çırak olarak başladığı bu mesleğe 60 yılını adayan Erol Açıl, her bir ürünün ruhu ve hikayesi olduğuna inanıyor. "Bu yaptığım iş fabrika işi ya da seri üretim değil," diyen Açıl, "Günde en fazla üç ila beş ürün yapabiliyorum. Her parçanın kendine özgü bir emeği, ruhu var. Her birini tek tek, özenle işliyorum," sözleriyle zanaatının değerini vurguluyor.

"HEDİYELEŞME KÜLTÜRÜ BİTTİ"

Sivas'ta Mevsim Yaz Ama Tezgahlarda Kış Havası Var!
Sivas'ta Mevsim Yaz Ama Tezgahlarda Kış Havası Var!
İçeriği Görüntüle

Erol Usta'nın en büyük üzüntüsü ise el emeğine olan ilginin her geçen gün azalması. Geçmişte Sivas ağızlığının, nostaljik kalemliklerin en değerli hediyelerden olduğunu hatırlatan Açıl, o günleri özlemle anıyor:

"Eskiden hediyelik eşya satan, bu işi yapan çoktu. Bugün neredeyse kalmadı. İnsanlar artık sevdiklerine özel, el emeği bir şey vermekten uzaklaştı. Hazır ürünlere, fabrikasyona yöneldiler. Bu yüzden biz zanaatkârlar için işler giderek zorlaşıyor. Kimse bu özel hediyelerin yüzüne bakmıyor."

TEKNOLOJİYE KARŞI BİR DİRENİŞ

Küçük atölyesinde, makinelerin gürültüsünden uzak, sabırla ve incelikle çalışmaya devam eden Erol Açıl, adeta teknolojiye ve unutulmaya karşı tek başına bir direniş sergiliyor. Onun ellerinde şekillenen her bir eser, sadece bir obje değil, aynı zamanda Sivas'ın kaybolmaya yüz tutmuş bir geleneğinin ve bir ustanın yarım asırlık emeğinin sessiz bir tanığı olarak dikkat çekiyor.

Muhabir: Enes BULUT