Sivas'a adım atan yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası, "Sivas'ta gezilecek yerler?" sorusunun ilk akla gelen cevaplarından biri olan Gök Medrese, asırlara meydan okuyan ihtişamıyla adeta göz kamaştırıyor. Peki, Türk mimarisinin ve süsleme sanatının bu eşsiz birleşimini bu kadar özel kılan nedir? Gelin, bu tarihi şaheserin kapılarını aralayalım.
Mermer kapıdan ışık ve gölgenin dansına
Gök Medrese'nin daha ilk bakışta insanı etkisi altına alan mermer taş kapısı, ustalıkla işlenmiş detaylarıyla ışık ve gölge oyunlarını ziyaretçilere yaşatan zengin bir görünüme sahip. Bu kapıdan içeri adım attığınızda, kendinizi Selçuklu Dönemi'nin mistik atmosferinde buluyorsunuz. Açık avlulu, dört eyvanlı ve iki katlı planıyla dikkat çeken yapı, mimari zarafetiyle ön plana çıkıyor.
Bir Vezirin ihtişamlı mirası: Sahip Ata Fahreddin Ali
Anadolu'nun siyasi açıdan oldukça hareketli olduğu bir dönemde yaşayan ve ünü çağları aşan bir vezir olan Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında inşa ettirilen Gök Medrese, aynı zamanda Sâhip Ata Medresesi veya Sâhibiyye-i Fahriyye adlarıyla da anılır. Sahip Ata'nın ilme ve sanata verdiği büyük önem, onun vezirliği sırasında Anadolu'nun dört bir yanında sayısız mimari eserin yükselmesine vesile olmuştur. Gök Medrese de bu eserlerin en parlayan yıldızlarından biridir.
Selçuklu Mimarisi'nin izinde
Sivas'ın 1271 tarihli üç medresesinden biri olan Gök Medrese, avlusunun kuzey ve güneyine yerleştirilmiş revakları, zemin katında kullanılan mermer ve kalker taşları, minarelerinin üst yarısında ise tuğla işçiliğiyle Selçuklu medrese plan geleneklerine uygun bir şekilde inşa edilmiştir. Yapıldığı tarihten itibaren dini ilimlerin tahsil edildiği bir merkez olarak hizmet veren bu kıymetli bina, vakfiyesinin günümüze kadar ulaşmasıyla da tarihi önemini pekiştirmiş ve 1926 yılında kapılarını müze olarak ziyaretçilere açmıştır.
Sivas'a gelen herkesin görmesi gereken bir şaheser
Sivas'ın en gözde ve en çok ziyaret edilen tarihi mekanlarından biri olan Gök Medrese, sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu, sanat anlayışını ve ilmi birikimini yansıtan canlı bir anıttır. Sivas'a yolu düşen herkesin bu eşsiz mimariyi ve büyüleyici atmosferi yerinde deneyimlemesi, tarihin derinliklerine bir yolculuk yapması şiddetle tavsiye edilir.