Sivas'ın Divriği ilçesi, tüm dünyanın gözünü çevireceği, insanlık tarihini yeniden yazdırabilecek nitelikte dev bir keşfe ev sahipliği yapıyor. Çakmakdüzü Göller Yaylası'nda, yaklaşık 2 bin metre rakımda, kadim bir medeniyetin sırlarla dolu yaşam alanı gün yüzüne çıkarıldı. Prof. Dr. Kemal Duruhan, bulguların insanlık için bir dönüm noktası olduğunu belirterek, "Burası tüm dünyada biriciktir, acilen korunmalı!" çağrısında bulundu.
2000 METREDE SAKLI KALAN KAYIP MEDENİYET
(Fotoğraf Kaynak: Müslüm Delipınar)
Beş kilometrekarelik geniş bir alana yayılan bu olağanüstü yerleşim, dağlar ve vadilerle çevrili, adeta doğal bir kale konumunda. Bölgeyi fotoğraflayarak keşfin önemli bir parçası olan Sivaslı araştırmacı Müslüm Delipınar, "bu toprakların her taşının bir hikayesi var" diyerek alanın gizemini vurguluyor. Prof. Dr. Duruhan'a göre, yüksek ve sert kayaçlara işlenmiş izler, bu medeniyetin doğa güçlerine taptığı ve özel törenler düzenlediği kutsal alanlara işaret ediyor. Yapılan ilk incelemeler, bu bölgenin büyük bir tufan sonrası su tutmadığını ve bu sayede binlerce yıldır bozulmadan günümüze ulaştığını gösteriyor.
TEKERLEK VAR, PARA YOK: 'AŞIRILIKLARI' TUFANA MI NEDEN OLDU?
(Fotoğraf Kaynak: Müslüm Delipınar)
Keşfi daha da çarpıcı kılan ise bu kayıp medeniyetin yaşam tarzı. Prof. Dr. Duruhan, bulguların "Priapos veya Vedd kültü" olarak adlandırılabilecek, günümüzden çok farklı bir topluma işaret ettiğini belirtiyor. Alanda bulunan dokuma örnekleri ve gündelik yaşam araçları, toplumun sosyal hayatında "aşırılıklar" olduğunu ortaya koyuyor. Hatta bu aşırılıkların, kutsal kitaplarda da bahsedilen büyük tufanın yaşanma nedeni olabileceği tezi üzerinde duruluyor.
Medeniyetin en ilginç özelliklerinden biri ise tekerleği kullanmalarına rağmen, ticarette metal paranın yerinin olmaması. Yazı ve sembollerin oldukça sade olması, onların doğayı insan formunda algılayan (antropomorfik) bir inanç sistemine sahip olduğunu düşündürüyor.
"ACİLEN MİLLİ PARK İLAN EDİLMELİ"
Prof. Dr. Kemal Duruhan, bu alanın önemini şu sözlerle özetliyor: "Nuh tufanı öncesi bir toplumu Sümer tabletleri, Tevrat, İncil ve Kuran dışındaki kaynaklardan anlatabilen başka bir yer yok. Burası bu yüzden tüm dünyada biriciktir. Gelecekte yapılacak araştırmalar, tüm insanlık tarihini yeniden yazabilir."
Bu eşsiz mirasın yok olmaması için acil bir çağrıda bulunan Duruhan, Sivas Valiliği, Divriği Kaymakamlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı göreve davet etti. "Bu alan yalnızca Sivas’ın ya da Türkiye’nin değil, tüm insanlığın ortak mirasıdır. Gerekli adımlar bir an önce atılmalı ve bölge Milli Park ilan edilerek koruma altına alınmalıdır."
Divriği'nin sırlarla dolu topraklarının daha fazla araştırılması gerektiğini belirten Müslüm Delipınar gibi yerel araştırmacılar da bu keşfin, Sivas'ın saklı kalmış zengin tarihinin gün yüzüne çıkarılması için bir başlangıç olmasını umuyor.