O günlük bütün işler bitmişti. Sofralar kurulmuş yemekler yenmiş sohbet muhabbet derken ev halkı geceye teslim olmuş uykuya dalmıştı. Fakat gaz lambası yanıyordu, yanmalıydı da. Gergefler çıkmış, usulca alınmıştı yorgun olan ellere, beden yorgunluğu geçerdi de hani bir de gönül yorgunluğu vardı. Geçmek bilmeyen her yaşanmışlık hüzün bulutu olmuş da çökmüştü yüreğine. Evin hanımı Ayşe, aldı eline dokumaya başladı nazlı nazlı gergefini. Nazı gergefe değildi aslında kimselere anlatamadığı dertlerini nakış olur işlerdi bir nakkaş edasıyla gergefine gaz lambasının ışığında. Vefalı bir dost gibiydi gergefi ona. Hem işler hem yüreğini dökerdi gergefe, Ayşe hanımın da sırrı çıkmazdı böylece bu kapıdan. Ayşe hanım, hemen yanı başında oturan gözlerine uyku çöktü çökecek olan kızına döndü. Aslında ana yüreği kıyamadı ?bırak gergefini uyu? diyecekti ki, kızının nişanlı olduğunu el kapısına gideceğini fısıldadı ona gergefi gece gibi sessizce. Ana yüreği acırdı da el kapısı acımazdı. Analar tahtını yapar bahtını yapamazdı kızlarının. Annenin kaderi çeyiz derlerdi kızına. Hatırladı annesinden kalma bu sözleri ve döndü ciğer pare yavrusuna : ?Gözümün nuru yavrum ben gergef işlemeyi annemden öğrendim sana öğrettim. Sen de kızına öğreteceksin. Asırlar boyu bu böyle gidecek. İnsan gergef işlerken sadece sanat sahibi olmaz sabır sahibi de olur. Hem buralarda çeyizsiz geline gelin demezler. Sabırsız insanda yuva sahibi olamaz. Bütün genç kızlığını gergefine işle, götür. Arkadaş olsun yaren olsun sana. Eşine sitemin olursa işle gergefine. Yuvanın saadeti bozulmasın. Gergef en güzel dosttur bunu sakın unutma..? Yaklaşık iki yıl önce yazdığım bu yazı çevremde gördüğüm olumsuz halleri naif bir dille anlatmaya çalışmışım. Günümüz gençliğini izleme fırsatım oluyor. Ev oturmalarına gitttiğim vakit, evin genç kızı ?off niye geldiniz? der gibi insanın yüzüne bakıyor. ?Çay içermisiniz?? sorusuna evdeki kızların korkusundan ?hayır? diyesim geliyor. Gerekçeleri : ?Okuyorlar!? uzaya füze gönderir edasındalar. Hiç zamanları yok, çay ikramına. Üşenen kızlar siz nasıl vatana millete yararlı olacaksınız? Siz nasıl anne olacaksız ? Geceleri uykudan uyanıp bebek besliyeceksiz ! Tembelliğin yaş ortalaması en az yirmi, sizin anneleriniz yirmi yaşındayken kucaklarında siz vardınız! Sorumluluk aldılar da, yurt yuva sahibi oldular. Ben hatırlıyorum, sekiz yaşlarındaydım ve dayımlar gelirdi. Anneme ?Ne pişiricez ?? derdim. Bir şeyler yapmaya çalışırdım. Ben aslında zamane kızlarına değil zamene annelerine kızıyorum. Bu çay yapmaktan aciz kızlar nasıl ev hanımı olacak? Okuyorum! Okuyor! Gerekçeyi onlara siz öğretiyorsunuz. Bizden önceki kuşak bize her sorumluluğu verdi. İncilerimiz mi döküldü? Korkmayın onlarında dökülmez. Bir kadın bir bardak su vermekten açizse, gerisi teferruat. Donanımlı, nazik, adap bilen nesiller yetişmesi duası ile...