Hafta sonu bir derneğin gerçekleştirmiş olduğu ´´ Yaz kampına katıldım´´ , sevdiğimiz saydığımız bir ablamızın daveti üzerine . Yaş ortalaması 18 olan 12 kişilik guruptu. Tabi bir ortama gitmeden, zihninizde o yerin fotoğrafını çekiyorsunuz ama en çokta girdiğiniz ilk ´´ an ´´ önemli dinlemeye hazır yürekler işinizi kolaylaştırabilir. Gittiğiniz yeri görev telakki ediyorsanız ´´anlatma´´ der gibi baksalar da, anlatıyorsunuz. Ama yine de bir göz atmanız lazım herkes dinlemeye hazır mı? Hazır değilse de tolerans tanımak gerekebilir. Bende öyle yaptım.. Tabi ben gitmeden çeşitli programlar yapılmıştı. Nasihat endeksli geçiyor, gençlerle sohbete başlandığında istemsizce. Yorulmuşlardı sanki dinlemekten ´´bırak ta uyuyalım der gibi bakıyorlar ´´ benim söylediğim cümlelerden ilki ´´uyumak isteyen varsa uyuya bilir ´´ bunu saygısızlık addetmem. Çünkü düşünün sene zorla dinletirseniz faydası olmayacak ,´´uyumak isteyen varsa uyuya bilir cümlesi biraz uykularını kaçırdı sanki. Sonra bana verilen konu onlara ağır geleceğini düşünmeye başladım anlatırken, bende başladım nasihat etmeye yavaş yavaş malesef karşılıklı iletişime o kadar kapalıyız ki karşılıklı iletişim kurmaya çalıştım ilk başta ama sadece bir kaçının yüreğine dokuna bildim onların yürekleri de ´´sıcacıktı ´´ ama bazılarının yürekleri bu yaşta buz kesilmiş, üşümüştü, Biraz olsun ısıtabildiysem ne mutlu. Çocuklara biz öğretiyoruz iletişimi yada iletişimsizliği. Nasihatler o kadar keskin ki kırmaktan dökmekten başka bir işe yapamıyor. İletişimin temel kurallarından biri dinlemek, kayıtsız şartsız, yargısız infazız dinlemek. Dinlendiğini hisseden genç önemli olduğunu da hissedecektir aynı orantıda. Gençlerden bir tanesi şöyle bir soru sordu ,´´Ben mutlu olamıyorum, yani olmamam için hiç bir neden yokken yinede mutsuzum ´´ manayı öğrenmek lazım, maddeyle mutluluğu yakalayamayız hiç bir vakit. Günahı normalleştirmekten kaçınmak ve bizi her an gören bir yaratıcının olduğunu işlemek lazım usta bir nakkaş edasıyla, gönüllerine. Sonrasın da hedefi yüksek tutmak lazım´´ hedefi cennet olarak belirlersek´´ bunu çocuklarımıza da aşılarız. Ve en önemlisi şükretmek ve hayattan memnun olmak, şükretmek aslıda ´´yarabbi ben senin verdiklerine razıyım ´´demenin özeti. Güzel öğütler vermek, aslolan görevlerimizden. Tatlı bir uslupla Lokman as hitabıyla ,´´Oğulcuğum´´ der Lokman as, sen şöylesin böylesin demez en akıcı ve yalın bir şekilde hitap eder. Ey oğulcuğum! ´´Dünya dipsiz bir denizdir. Onda niceleri boğulmuştur. Bunun için takvadan bir gemi edinin. İçine imanı yükle. Tefekkür yelkenleri ile açıl. Ancak bu şekilde selametle yol alır sahile varırsın.´´ Ey oğulcuğum! Tembel olma. Tembellik bedbahtlık alametidir. Ey oğul! İki dünyada mesut olmak istiyorsan, kendini anla. Okuyup bilgili olmaya çalış. Çalış ki, bilenle bilmeyen bir olmaz Lokman (as)´mın diğer öğütlerini de muhakkak okumanızı tavsiye ederim. (okumayanlar için) . Nitelikli sanat ve zanaat sahibi çalışkan, okuyan kendini anlayan bir nesil yetiştirmek duasıyla.