25 KASIM kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü. Şiddetin rengi gri, telaffuz ederken bile damağında kekremsi bir tad bırakıyor. Kokusu ayaz da kalmış gibi, soğuk kokuyor.
Şiddet her türlü canlıya yapılmaması konusunda Yaradan’dan emir. ''Neyle gelirsen gel kul hakkını omuzlarına alıp gelme!'' Bin türlü ahkam kesiyorlar ''kadın kısmı da az şöyle olacak'' diye, “kadınsan susmasını bileceksin!” Kadının namusu tüm cemiyete emanet. Nasıl olsa kendi koruyamaz. Erkek mi olur “canım erkek adam arada hata yapar.” Nur suresi süzülüyor tüm doğru bilinen yanlışların üzerine Nur suresi 30. ayet: ''Mümin erkeklere söyle gözlerini harama bakmadan sakınsınlar.'' Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir iklimde Rasulallah geliyor. Fatıma benden bir parçadır diyor defalarca kısırlaşmış gönüllere. Ya Rasulallah aradan on dört asır geçiyor. Hayla üstünlük kavgamız bitmiyor.
Adamın biri, Hz. Ömer’e (r.a.) hanımını şikâyete geliyordu. Hz. Ömer (r.a.)’ın kapısına geldiği zaman, hanımı Ümmü Gülsüm’ün Hz. Ömer’e bağırıp çağırdığını duydu. Adam kendi kendine şöyle dedi:
- “Ben hanımımı şikâyete geldim. Ama onun da başında aynı dert var.
Dönerken Hz. Ömer (r.a.) onu çağırdı ve niçin geldiğini sordu. Adam şöyle dedi:
- “Ben hanımımı şikâyete gelmiştim. Ama duyacağımı duyduktan sonra vazgeçtim.
Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) şöyle dedi:
- “Onun bende bazı hakları var, onun için söylediği şeylerin hepsine aldırış etmiyorum.
Şöyle ki:
1- O, ateşle aramda bir perdedir. Kalbim onunla sükûnet bulur, harama dalmam.
2- O benim için bir hazinedardır. Ben evimden çıkınca, malımın bekçiliğini yapar, korur.
3- O çamaşırcıdır, elbisemi yıkar.
4- Çocuğumun süt anasıdır.
5- O bana ekmek pişirir, yemek yapar.
Bunları dinleyen adam şöyle dedi:
- “Sana yapılan bana da yapılıyor ey Emir-el Mü’minin. Sen hoş görüp geçtikten sonra, ben de hoş görüp geçerim.
Sabahtan akşama kadar rızık endişesi ile çalışan beyefendileri anlıyoruz biz. O zaman beş yıldızlı otel konforundan daha çok konfor sağlayan hanımlara biraz müsamaha göstermek gerekmez mi? Değil şiddet kırmaktan bile Allah’dan korkmak gerekmez mi? Tüm işleri kontrol altına almak öyle zordur ki eve bir misafir alırken bile gösterdiğimiz efor aşikâr. Siz beyefendiler misafir yanında oturup sohbet ederken kusursuz gelen tabaklar için bile ne kadar teşekkür etseniz az. Her şeye yetişen görevi bir türlü bitmeyen kadına şiddet uyguladığın takdirde, bunu Allah sormayacak mı?
Evet biz kadınız sizin gibi doğuştan şanslı olup erkek olamadık. ''Kız doğdu olsun, kız kimin ocağını batırmış'' tesellileri ile doğdu çoğumuz. “ Hadi inşallah bu kez oğlu olur”, dedi hamile annemize teyzeler. Küçücük yüreğimizle hüküm verdik bunca can acıtıcı söze demek ki ''kız olmak kötü bir şey, benim hiç kızım olmasın'' diye dua ettik belki de bir söğüt ağacının gölgesinde .
Biz olmadan nasıl tadacaksınız aşkı, sevdayı, Cemal Süreyya kime yazacak şiirleri, ya Nazım Hikmet sevda olmasaydı kolundaki saate bir kadının baş harfini nasıl kazıyacakdı. Zülüflerine şarkılar yazmaya devam edin. Sadece sevin. Tüm maharetlerimiz unutulup'' Eksik etek lafı bize söylenmiş'', hep eksik bir yanımız aranmış. Tüm kabiliyet ve donanımları ile kadının gücünü tartışmayın bile. Kadın incinirse sizin de hep bir yanınız eksik kalır.