Doğma büyüme İstanbullu olan 39 yaşındaki Ahmet Soner, 10 yıl önce yakalandığı kanser hastalığını zorlu bir mücadelenin ardından yenmeyi başardı. Ancak doktorunun "Bu hastalığın en büyük düşmanı stres, İstanbul'da yaşaman büyük risk" uyarısı, hayatının dönüm noktası oldu. "Ölümün kıyısından döndüm" diyen Soner, eşi Duygu'nun da ısrarıyla radikal bir karar alarak megakentteki tüm yaşantısını geride bıraktı ve ikinci bir hayata başlamak için memleketi Sivas'a yerleşti.

"HASTANEDE TEK BAŞIMA ÖĞRENDİM"

2015 yılında yaşadığı o zorlu süreci anlatırken gözleri dolan Ahmet Soner, "Apandisit şüphesiyle gittiğim hastanede testis kanseri teşhisi konulduğunu tek başımayken öğrendim. Bu bende çok büyük bir psikolojik yıkım oluşturdu" diyor. Ameliyat ve ardından gelen kemoterapi sürecinde en büyük destekçisinin ailesi ve eşi olduğunu belirten Soner, o günleri "Gerçekten ölümün kıyısından döndüm" sözleriyle özetliyor.

Sivas'tan Geçen O Zorlu Yolculuk Zirvede Bitti!
Sivas'tan Geçen O Zorlu Yolculuk Zirvede Bitti!
İçeriği Görüntüle

DOKTORUN HAYAT DEĞİŞTİREN UYARISI

Tedavisi bitse de her kontrolde doktorunun aynı uyarıyı tekrarladığını söyleyen Soner, o anları şöyle anlatıyor: "Doktorum sürekli, 'Bu kanser türünün tekrarlama riski yüksek, en büyük tetikleyicisi stres. Stresten uzak, doğal bir yerde yaşaman lazım' diyordu. Ben de her seferinde 'Hocam İstanbul'da bunu nasıl başaracağım?' diye soruyordum. Sonunda bu riskle yaşayamayacağımıza karar verdik. Eşimin de büyük desteğiyle bir hafta içinde her şeyi toplayıp Sivas'a taşındık."

ŞİFAYI KÖY YOLLARINDA BULDULAR

Yaklaşık bir yıldır Sivas'ta yaşayan Soner çifti, aradıkları huzuru ve şifayı doğada buldu. İstanbul'un trafiğinden, kalabalığından ve iş stresinden sonra Sivas'ın sakinliği onlara ilaç gibi geldi. Ahmet Soner, "Eşimle birlikte Sivas'ın köylerini gezmeye başladık. Buralarda çekimler yapıp sosyal medyada paylaşıyoruz. Köylülerin ilgisi inanılmaz. Herkes bizi evine, köyüne davet ediyor. Yeni insanlarla tanıştıkça, doğayla iç içe oldukça o en büyük düşmanım olan stresi attığımızı fark ettik. Bu bize çok iyi geliyor," diye konuşuyor.

"EŞİM İÇİN DOĞRU TERCİHİ YAPTIK"

Bu radikal kararın arkasındaki en büyük güç olan eşi Duygu Soner ise o zorlu günleri unutamıyor. "Eşim kansere yakalandığında yeni evliydik, kızımız daha 11 aylıktı. Ben 21 yaşındaydım. Çok zor günlerdi ama birbirimize destek olduk," diyen Duygu Soner, Sivas'a taşınma kararını şöyle anlatıyor: "Eşimin stresten uzak kalması gerekiyordu. O Ege'yi istiyordu ama ben Anadolu insanının sıcaklığına güvendiğim için 'Kendi memleketin Sivas'a gidelim' diye ısrar ettim. Ne kadar doğru bir tercih yaptığımızı şimdi görüyorum. İstanbul'un kalabalığından sonra burası bize cennet gibi geliyor."

Soner çifti, İstanbul'un gri betonları arasında kaybettikleri yaşam enerjisini, Sivas'ın yemyeşil doğasında ve Anadolu insanının sıcacık kalbinde yeniden bulmuş durumda. Onların hikayesi, sağlık için bazen her şeyi geride bırakıp yeni bir başlangıç yapmanın ne kadar doğru bir karar olabileceğinin en güzel kanıtı.

Kaynak: İHA