UMUTLARINIZ TÜKENMESİN, TAŞIYIN 2026'YA UMUTLARINIZI!..
Koca dünya…
Milyonlarca yaşına bir yenisini daha ekledin. Takvimler senin adına “2026” dedi. Miladi hesabın genç, ruhun ise yorgun. Sanki 2026 yaşına basmış gibi değil de, her yıla binlerce acıyı sığdırmış gibi duruyorsun.
Söyle dünya;
Bu ömründe böyle yaşamlar gördün mü?
Barış denilerek başlatılan savaşlara, özgürlük adına yıkılan şehirlerin tozuna, insanın insanı katletmesinde bu denli sınırsızlığa başka bir asırda şahit oldun mu?
Bir kelimeyle durdurulabilecek ölümler, bir imzayla susabilecek silahlar varken; çocukların uykusunda bombalarla uyandırıldığı, annelerin evlatlarını enkaz altından sessizce çağırdığı bir çağ gördün mü daha önce? Güçlü olanın haklı, haklı olanın susturulduğu bu düzeni hangi kitabına yazdın?
Ve soruyorum sana dünya;
Bu kadar acının ardından, bu kadar gözyaşı henüz kurumamışken, yeni bir yıla girmeni bu derece fütursuzca kutlayanları gördün mü hiç?
Bir yanda başına yağan bombalarla, birilerinin servetine servet katması için ölüme adım adım yürüyen insanlar… Diğer yanda havai fişeklerin altında, eğlenceyle senin “2026’ncı yılını” kutlayan kalabalıklar…
Aynı gökyüzü…
Bir tarafta ateş kusuyor, bir tarafta renk saçıyor.
Aynı dünya…
Bir tarafta mezar kazılıyor, bir tarafta kadeh kaldırılıyor.
Belki de en ağır soru şu:
Bu çelişkiye alıştık mı?
“Yeni yıl, yeni umutlar” diyoruz her seferinde. Ama umutlarımız kaçıncı kez enkaz altında kaldı, saymayı unuttuk. Geçen yıllar, önümüzdeki yıla hep referans oldu ama ders olmadı. Takvim yaprakları değişti, insan değişmedi. Silahlar susturulmadı, vicdanlar gürültüyle sustu.
Yine de…
Tüm bu karanlığa rağmen, insan umudu tamamen kaybedemiyor. Belki de insanı ayakta tutan tek şey bu. Umut biterse, insan da biter çünkü.
Yaşa ki neler göresin hey koca göbekli dünya…
Sen döndükçe biz de seninle birlikte sınanıyoruz. 2026’da neler göreceğiz bilmiyorum. Bildiğim tek şey; bu yılın da bize aynayı tutacağı. Bakmak cesaret ister, yüzleşmek daha da fazla.
Yine de yeni yıl, umutlarınızı tamamen tüketmesin.
Çünkü umut bitmezse, belki bir gün bu dünyada barış da gerçekten “barış” olur.
Vesselam…