Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) genel kurulunda söz alan Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve manevi durumu özetleyen verileri paylaşırken adeta bir "imdat" çağrısında bulundu. Hükümetin ekonomi ve adalet politikalarını sert bir dille eleştiren Çalışkan, özellikle cezaevlerindeki doluluk oranları ve uyuşturucu kullanımıyla ilgili rakamlarla Meclis gündemine damga vurdu.
Cezaevleri Kapasiteyi Aştı: 370 Bin Mahkum!
Kürsüde yaptığı konuşmada cezaevlerindeki içler acısı duruma dikkat çeken Necmettin Çalışkan, Türkiye genelindeki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 290 bin civarında olduğunu ancak şu an içerideki tutuklu ve hükümlü sayısının 370 bini aştığını belirtti. Yaklaşık 80 bin kişilik bir kapasite fazlası olduğunu vurgulayan Çalışkan, "İnsanlar yerlerde yatıyor, cezaevleri bir ıslah merkezi olmaktan çıkıp tam anlamıyla bir çile evine dönüştü" dedi. Bu doluluğun sadece fiziksel bir sorun olmadığını, adaletin işleyişindeki aksaklıkların ve toplumsal suç oranlarındaki artışın bir sonucu olduğunu ifade etti.
Uyuşturucu ve Boşanma Kıskacında Bir Nesil
Çalışkan’ın en çok dikkat çeken açıklaması ise uyuşturucu ile mücadele ve aile yapısındaki bozulma üzerine oldu. Türkiye’nin uyuşturucu konusunda dünya rotalarının merkezi haline geldiği iddiasını yineleyen Çalışkan, son dönemde 1 milyona yakın kişinin uyuşturucuyla ilgili adli işlem gördüğünü ifade ederek durumun vahametini ortaya koydu. Öte yandan aile kurumunun da büyük bir sarsıntı geçirdiğini belirten Hatay Milletvekili, 2025 projeksiyonlarında boşanma oranlarının evlenme oranlarıyla yarışır hale geldiğine değindi. Çalışkan, "Toplumun çekirdeği olan aile yok ediliyor, gençlerimiz zehir tacirlerinin kucağına itiliyor" diyerek manevi tahribata vurgu yaptı.
Ekonomik Kriz ve Manevi Çöküş El Ele
Meclis’teki konuşmasında rakamların sadece birer istatistik olmadığını, her bir sayının arkasında parçalanmış bir hayat olduğunu hatırlatan Necmettin Çalışkan, ekonomik krizin bu tabloyu körüklediğini söyledi. Yüksek faiz oranları, artan yoksulluk ve geçim derdinin insanları suça teşvik ettiğini savunan Çalışkan, hükümeti sadece yol ve bina yapmakla övünmek yerine, toplumsal ahlakı ve adaleti ayağa kaldırmaya çağırdı. Çalışkan’ın paylaştığı bu veriler, Türkiye’nin 2026 yılına girerken çözmesi gereken en acil sorunun "sosyal restorasyon" olduğunu bir kez daha kanıtladı.
