KANDİL GECESİ

Kendimleyim yine. Hep böyle olmadı mı? On yıldır, kendim ve ben. Kendimle ben bir arada olunca o kadar mutluyum ki. Bu gece kandil gecesi. Estağfurullah kaç kez dedim? Salavat kaç kez dedim? Zikir kaç kez getirdim? Bilmiyorum. Uyudum mu? Bilmiyorum. Bildiğim ayaklarımın altının ateş üzerindeymiş gibi yanmış olması ve terlemem. Artık virüsü bütün insanlık tanıdı. Ne kadar yabancıydı insanlık, şimdi en çok anılan isim oldu. Kutsal olmayan fakat son aylarda zikredilen isim. Üzgünüm. İnsanlığın önünü kesen isim. Veya insanlığın önünü açacak olan isim. Ve insanın kendini bulacağı sürecin ilk işaretleri. Virüsten sonra insanlar insan olduklarını düşünürlerse kurtuluş başladı demektir ve virüs öncesi döneme milattan öncesi dönem gibi hatırlanacak dönem. Sonrası ısrarla dijital dönem deniliyor. Bense insan ve insanlığın konuşulacağı ve sorgulanacağı dönem diyorum. Dahası önce insan kendisini sorgulayacak. Her insan bir aciz birey olduğunu, güçsüz olduğunu anlayacak ve bir kurtarıcı bir güç arayacak ve Tanrı’ya tekrar yaklaşacak. Bu yürüyüşte insan ve insanlığın yürüyüşünün ilk adımı olacak. Ulus, millet, mecusi, putperest kalmayacak ve sadece insan ve insanlık kalacak. Tabiki büyük sermaye savaşı için virüs savaşı başlatan güçlerle bu yeni nesil güçler arasında tekrar savaş başlayacak. Kapitalistler ile insanlar ve insanlık savaşı. Yeni dünya yeniden kurulacak. Süreç uzun ve virüs öncesinden daha acımasız ve kanlı olacak.

İnsan ve insanlık toz duman içinde. Sanayi devriminde birey olmak için mücadele edenler şimdi insan olmak için mücadele edecekler. Sanayi toplumunda birey Yeni dünya toplumunda insan, toplumun atom çekirdeği olacak. İnsan toplumu, biyolojik insanla karşılaşana kadar uzun dönem, bu süreç.

İnsan kendi olduğunun şuuruna vardığı zaman sınıf şuuru da yok olacak ve insan, yeni bir püritenizm arayacak. Yeni bilim dalı insan ve biyonik bilim dalı diye ayrılacak. Sosyal-fen bilimleri de böylece ortadan kalkacak. Süreci tahayyül etmek paranoyak ve şizofreni bir tahayyül süreci. Korkunç. İnsan doğayla savaştığı dönemden kendinin yarattığı biyonik insanla savaşacak. Kendi taptığı putları yıkanlardan, kendi yaptığı güce karşı savaşacak. Ve insan ve insanlık kendini af ettiği günün özlemini çekecek. Nasıl ki ilk çağ mahlukları müzelere konmuş ve insanlık evreleri yeni nesillere taşınmışsa, biyonik dönemde de virüs sonrası insanları müzeye koyacaklar. Kendini af etmek, Tanrının kullarını af etmesi arasında yeni bir sırat köprüsü olarak isimlendirilecek. Köprünün artık iki başında koruyucu meleklerin olduğunu kimse konuşmayacak. Onlardan konuşanlara onları görenlere yeni isim aranacak. Belki şeyh denmeyecek, imam denmeyecek ama kurtarıcı ışıklar olarak ziyaret edilecekler. Nasıl ve ne garip bir süreç. Yeni kurtarıcı arayan yeni nesil.

Yeni nesil yeni din yaratmadan önce evrenin her yerindeki müslümanlar birleşecek ve İslam’ı içselleştirmenin yollarını konuşacaklar. İçselleştirme süreci belki doğuş belki diriliştir. Bu süreçte günde kaç kez zikrettiği değil, insanlık için bu gün ne yaptın sorusuna cevap aranacak. Asıl süreç ve değişimde böyle başlayacak. Yeni neslin yaratacağı dine karşı verilecek bu mücadele, din savaşlarının yine devam ettiğini gösterecek. Önümüz gri. Önümüzdeki bulut dumanlı. Attığımız adım karanlık. Ve yine ışık bir yerlerden sızacak. Hani “surda bir gedik” açmıştık ya... İşte oradan sızacak.

Bu nasıl bir virüs ki direk ciğere tesir ediyor. Ciğer ne büyük manalar taşıyor, hâlbuki. İnsan ve insanlığın ciğerini parçalayanlar, yani ciğeri beş para etmez adamlar.

Saat 2.04. Benim kafam karma karışık. Ne yazdığımı okumdan ve düzeltmeden uyumak istiyorum ama ayaklarımın altının yangısı bırakmıyor ki uyuyayım. Birde ciğerim yanıyor. Sanki bir yazdan kışı ayıran bir perde bir duman bir sis var. Bazen balgamda çıkarmıyor değilim. Kader bu... Güneş doğacak bu mutlak ama kim görecek kim görmeyecek bu belli değil. Şimdi göz kapaklarını kapatmadan önce Fatiha, İhlası ve salavatı şerife okuyup, ikram edilecek yerlere ikram edip, uyuyacağım. Hatta ebediyeti giden ve dünyada ardından Fatiha okuyacak kimsesi kalmayanlara varıncaya kadar hediye edeceğim.