Sivas’ta Asırlık Bir El Sanatı: Kemik Tarakçılığın Kökeni
Sivas, Anadolu’nun geleneksel el sanatlarını yaşatan önemli şehirlerinden biri olarak bilinir. Bu değerli kültürel miraslardan biri de hayvan boynuzundan tarak yapımına dayanan Kemik Tarakçılık sanatıdır. Koç, tosun ve manda boynuzlarından elde edilen hammaddeler özenle işlenerek ustanın elinde birer sanat eserine dönüşür. Ancak bugün Sivas’ta bu özel zanaatı sürdüren sadece bir ustanın kalmış olması, kemik tarakçılığın yok olma tehlikesini gözler önüne sermektedir.
Boynuzdan Tarağa: Zorlu ve Ustalık Gerektiren Yapım Süreci
Kemik tarak yapımında süreç, yapılacak tarak modeline göre boynuzun kesilmesiyle başlar. İlk kaba tesviyenin ardından boynuz, doğrultma işlemi için ateşte ısıtılarak prese verilir. Daha sonra tekrar tesviye edilen boynuz ikinci kez doğrultularak şekil almaya hazır hâle getirilir.

Usta, tarağın türüne göre form verir, ardından dişleri açılır ve tüm çapaklar temizlenir. Raspalama adı verilen kazıma işlemi ile yüzey pürüzsüz hâle getirilir. Son aşamada tarak dişleri inceltilip sivriltilir ve özenle parlatılır. Böylece tam anlamıyla el emeği bir kemik tarak ortaya çıkar ve kullanıma hazır hale gelir.
Sivas’ın bu geleneksel sanatında yalnızca tarak değil; toka, kaşık, bardakaltı gibi günlük kullanım eşyaları da boynuzdan titizlikle üretilmektedir.
Sivas’ın Kültürel Mirası Tehlikede
Kemik tarakçılık, Sivas’ın kültürel kimliğini yansıtan nadir el sanatlarından biridir. Ancak günümüzde bu sanatın ustası olarak sadece bir kişinin kalmış olması, geleneğin yok olma riskini artırmaktadır. Eğitim verilmemesi, gençlerin ilgi göstermemesi ve zanaatın zahmetli oluşu gibi nedenler, bu el işçiliğinin geleceğini tehdit etmektedir.

Sivas’ın sahip olduğu bu kültürel değerin korunması, tanıtılması ve yeni ustaların yetişmesi için desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Geleneksel zanaatların yaşatılması, hem kültürel hafızayı korur hem de şehre ekonomik katkı sağlar.