Bazı kişiler vardır ki, onlarla birlikte, doğup yaşadığı ve onları anımsatan yerleri da bağrınıza basarsınız. O yerlerden biri Erzincan oldu.
Çocukluğumda ilk dinlediğim ya da ilk okuduğum halk hikâyelerinin biri “Asuman ile Zeycan”dı. Erzincanlıların deyişiyle, “Esman ile Zincan”dı. Erzincan'da Kaleli Bey'le, yardımcısı Derviş Ahmet'in çocukları olmuyor, çare arıyorlardı. Yaylada rastladıkları bir dervişe içlerini açıyorlar, Derviş onlara birer elma vererek, yarısını kendilerinin yemesini, yarısını da eşlerine yedirmelerini söylüyor, "Kimin kızı olursa, öbürünün oğluna versin" diyerek kayboluyordu. Erzincan Bey’inin kızı, Ahmet’in oğlu oluyordu. Çocuklar birlikte büyüyorlar, yaylada rastladıkları derviş gelerek oğlana Asuman, kıza Zeycan adını veriyordu. İki çocuk arasında başlayan aşk, kötü kalplilerin araya girmeleri ayrılık acılarına dönüşüyor, birçok mücadeleden sonra, mutlu sona ulaşılıyordu.
Makalenin devamını istanbulgazetesi.com.tr'den okuyabilirsiniz.