Bugün benim tarihi bilgime ışık tutacak bir cafeyi tanıtmak istiyorum sizlere.
Burası, cafeler sokağının alt paralelinde bulunan, aslında aman aman bir özelliği olmayan sıradan bir cafe belki de…
Ama camda kocaman şekilde yazılmış “CABİRA” yazısını görene kadar.
Burası bir anda gözüme kestirdiğim bir yer oldu, bırakın içine girmeyi, kapının önündeki yazıyı görür görmez oturup bir şeyler yiyip içme isteğim uyandı.
İçeri girdiğimde, aklım ise hala yazının ne anlam ifade ettiğini düşünmekteydi.
Pek büyük bir yer değil, belki de mekanı sevimli kılan da bu. Basit, sıcak ve samimi atmosferi ile insanı içeri çekiveriyor. Girişte solda bulunan tezgahtaki muazzam ürünleri görünce de insan hangi birini deneyeceğini şaşırıyor.
Ve ayrıca onca güzelliğin tadına bakmak için kabarık bir cüzdanınızın olmasına da gerek yok… 3-5 tane de midenizin olması gerek hepsini yiyebilmek için.
Ben en çok sütlü kahvesini beğendim, fıstıklı pastanın yanında nefis gidiyor.
Haa tabi ki kahveyi getiren garsonun nasıl olmuş kahveniz beğendiniz mi demesi, güler yüzlü olması, ilgili ve iletişim becerisinin yüksek olması da devamlı gitmemi sağladı.
Ancak, CABİRA’nın anlamını hala merak ediyordum.
Yetkili birini aradım ve aldığım cevap beni şaşırttı çünkü daha önce duymamıştım. “CABİRA”nın Sivas’ın ilk isimlerinden birisi olduğunu söyledi.
Daha sonra Cafenin işletmecileriyle tanışıp “CABİRA” nın hikayesini dinlemek istedim.
Romalılardan önce Sivas'ın bulunduğu yerde "Kabîra" adında bir kale mevcutmuş. Daha sonra aynı isimle anılan bir şehir kurulmuş.
Sivas'ta, eski zamanlarda Kabira namıyla ünlü ve Menkarnak ismindeki ilâheye mahsus bir tapınak bulunuyormuş... Ancak şehir o dönemde, şimdiki yerinin 8 kilometre kadar uzağında bulunan ve Kızılgavraz köyünün yerindeymiş.
Sivas'ın ismi Roma himâyesinde bulunan Theodosius adı hâkim tarafından Kayser Augustus'un namına nispetle tesmiye eylediği Sebasia isminden gelmektedir. Bu isim Augustus'un Rumca karşılığıdır.
Sebaste (Sivas) diğer adıyla Cabira, Pontus Krallığının ikinci önemli kenti idi. Eskiden Cabira denilişinin nedeni bölgeye karakterini veren tapınış şeklindendir.
Sivas, güneyden Karabel (Ulaş-Tecer) kuzeyden Çamlıbel ile bölünmüş olan bir alanın tam ortasında yer alır. Apian'a göre: Mithridate, bir de kale yaptırdığı kenti kışlık olarak kullanıyordu. Lucullus, Amius'tan Murena'ya gitmeden önce Cabira'ya saldırdı. Mithridate'ı hezimete uğrattı. Lucullus kente girdi ve pek çok hazine ele geçirdi. Cabira ismini Sebaste olarak değiştirdi. Daha sonra, Pliny o ismi Sevaste diye yazacak ve o tarihten sonra bu isim pek az değişikliğe uğrayacaktır..
Bir cafe adı benim tarihi bilgime, bu yenilikleri eklemeye yetti de arttı bile..
Bu nezih ortama sizlerin gitmesini de öneriyorum. Sevecen ve cana yakın personelleri keyifli anlar yaşayacağınızdan şüphem yok.