Muhabirlik hayatım boyunca yaptığım en zor ve beni derinden etkileyen haberlerden birisiydi…
Bundan yaklaşık 4-5 yıl önceydi..
Seyrantepe İMKB Ortaokulu Özel Eğitim Sınıfı’ndaki görme engelli minik öğrenciler, sosyalleşmeleri ve yaşam becerilerine katkı sağlanması amacıyla oyun parkına getirildi.
Onları beklerken kendi kendime düşünüyordum; Acaba eğlencenin, oyuncağın, parkın ne demek olduğunu bilmiyorlar mıydı?
Yaşları 7 ile 9 arasında değişen 13 öğrenci, öğretmenleri eşliğinde beyaz bastonlarıyla içeri girdiler, hepsinin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Oyuncuklara binerken korkuyorlardı. Çünkü ne olacağından habersizlerdi.
İşimin bitmesine rağmen saatlerce onları izledim.
Bir sabah uyandığınızda göremediğinizi düşünün. Gözlerinizi kapatın ve biraz deneme yapın. Bir şeyler yapmaya çalışın gözleriniz kapalıyken, etrafınızdaki nesnelere çarpmamaya çalışarak. Karanlığın, insana güvensizlik verdiğini hissedin. Her an, başınıza gelebilecek tehlikeleri göremediğinizi düşünün. Sonra görme engelli insanların bu korkuları, bu duyguları hayatları boyunca hissederek yaşadıklarını düşünün.
Şu an onları daha iyi anlayabiliyorsunuz değil mi?
Program sonunda hepsiyle tek tek tanışma ve sohbet fırsatı buldum. En küçüğü 7, en büyüğü 9 yaşındaydı. O kadar mutluydular ki; şaşkınlığımı gizleyemedim.
Gazeteci olduğumu söyleyince büyük bir sevinçle bizi gazeteye mi çıkaracaksın abi? dediler. Kendilerini göremeyeceklerini bile bile..
Duygulandım ama belli etmedim. Onlara üzüntümü belli etmek istemedim. Yüzleri hep gülüyordu. Bunu bozmak istemedim.
Çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Hafızama kazanan şu cümleyi ise hiç unutmayacağım.
Şu an bu oyun parkını göremiyorum. Bindiğim treni, atlı karıncayı göremiyorum. Annemi, babamı göremiyorum, abi seni de göremiyorum ama ben çok sevdim burayı ve seni… Okulumuza gel olur mu? Gazeteleri de getirmeyi de unutma. Annem ve babama göstereceğim.
Ona bir söz verdim. Vaktim oldukça sık sık okullarına gideceğim.
Sohbetin ardından minik Sena, abi beni zıpzıpa bindirir misin dedi. Elimden tuttu. Zamanını almıyorum demi dedi. Vaktim var deyince bana sarıldı.
Ben bu minik öğrencilerle tanıştıktan sonra şunu anladım. Onlar bizim göremediğimizi görüyor; Mutluluğu görüyor, sevinci görüyor, barışı, umudu, kardeşliği görüyor.
Ve bence mutluluğu, sevgiyi, kardeşliği, barışı, huzuru, dostluğu görmemek engelliliktir.