Kuran-ı kadimden bir sure ismi: Rahman.

Rahman! Her canlıya, herkese acıyan. Rahman zikrederken bile içiniz ısınıyor, tüm kötü halleriniz rahmanın gölgesinde kayboluyor.

  1,2.Rahmân, Kur'an'ı öğretti.

3.İnsanı yarattı.

4.Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.

  Şükrün ilk adımı, Kuran-ı kerimin muhatabı olmamız. İkinci adımı insan olarak dünyada nüfus bulmamız, üçüncü adımı ise düşünen akıl eden ve beyan sahibi olmamız. İnsan için o halde beyan kabiliyeti bir nimet kelamın sahibi beyanı öğretiyor. Şimdi bu denli düşünebilen her husus da beyan edebilen insan neden kendi varlığı için şükretmek de tembellik eder.

Rahman süresi devam ediyor:

  5.Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.

  Güneşi ve ayı bir hesaba göre hareket ettiren Rahman, bu nizam ve intizam içinde insana şükretmek düşmez mi? Güneşin her doğuşu, her batışı bir sanat değil mi? Turuncu pembe nasıl da eşsiz bir uyum içinde.

  6.Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler.

 

Otlara ve ağaçlara karşı bir mahcubiyet doğuyor içimde bir anda, onlar itirazsız Allah (C.C.) ne boyun eğerken, kulluk da tüm eksik hallerimle bir anda yüzleşiyorum. Rahman suresi hece hece düşüyor tüm hadsiz yönlerimize ve haddi aşmayın diyen Rahman:

 

7.Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.

8.Ölçüde haddi aşmayın.

9.Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.

10.Allah, yeri yaratıklar için var etti.

11.Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

12.Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.

  Bunca nimet hoş kokulu bitkiler, hepsinin kokusu kendine münhasır. Kışın ayrı yazın ayrı meyvesi, tüm kâinatta yaratılan her şey insana hizmet için var. Şimdi Rahman suresindeki defaten tekrarlanacak, fakat ilk can alıcı soru:

  13.O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

  Bir daha ki yazıda buluşmak duası ile.