Demokrasi vazgeçilmezdir.
Partiler demokrasinin vazgeçilmezidir.
Milletvekilleri demokrasinin vazgeçilmezidir.
Meclis tabii ki öyledir. Meclis olmasa demokrasi olur mu?
Siyasi partiler olacak. Oralarda vatanı milleti hakkında tasavvurları olan idealist insanlar siyaset üretecekler, halka hizmet etmeyi öğrenecekler. Sonra yükselecek yönetici olacaklar, sonra da milletvekili olacaklar. Meclis bunlardan oluşacak ve zıpkın gibi, sıralarda yerlerini alıp halka aş, iş üretmenin yollarını arayacaklar. Özellikle seçildikleri ilin dertlerini çözecekler. Halkın, halk tarafından, hakça yönetilmesi aha işte böyle olur. Adına da demokrasi denir. Yani bir de demokrasinin halk diye bir vazgeçilmezi vardır. Oy vermek onun en bööyüüük görevidir, netekim bu işin ehemmiyetine binaen demokrasimizin selameti için oy vermeyene bizde ceza bilene verilmektedir.
Peki, halk ne işe yarar?
Malumunuz ?Halkçılık? diye bir temel ilkemiz de vardır demokrasimizin bidayetinde. Halkçılık temel bir ilke idi. Halk adam yerine konmazdı ama halkçılıktan asla taviz verilmezdi, hâlâ da öyledir. ?Eyy halkım!? diyeceksin, halk seni dinleyecek, endamını seyredecek ve oy verecek. Sen de bu seni terfi ettiren hakiki velinimetin, âmirin halka hizmette en ufak kusur etmeyeceksin! Yani ki, sayın mebus bey, nazariyatı böyledir bu demokrasi dediğiniz sistemin, yani ki numaradan işler değildir.
Ne numarası?
Ayakkabı numarası, ne numarası olacak, üstüne de bol soslu dalgası dubarası. Hakikaten vatanı, milleti için çırpınan yürekleri bertaraf eden siyasi partiler, hatırlı kişilerin dalga dubarasıyla ?parmak?tan ibaret olan Lacivert Bey´leri tepemize dikince oluyor ki sana mis gibi demokrasi. Atama yoluyla bizi, yani halkı temsil eden ?parmak çocuk?lar, meclise gittiğinde aslan parçası oluyor. Çalımlarından yanlarına varmak ne mümkün. Eh tabanda da sahte ve sahtekâr eşraf pozunda kaldıraçları varsa, yörüüü kim tutsun seni civanım. Hele bir de bakan olunca, acayip bir seçilmiş olursun. Kendini özel bir metalden, halkı da kurumuş balçıktan imal edilmiş saymaya başlarsın. Kaldıraçlar sıraya girer sen de içlerinden seçersin; seçtiklerini de bürokrat yapmak, nemalandırmak, kredilendirmek yoluyla bağlarsın olur biter? Bir sürü hayır hasenat da yaparsın, cami bile dikersin icabında, beytülmal kesesinden ahreti de garantilersin.
Halk demiştik? Halkın reyi, oligarşiye meşruiyet? sağlamak için lazım bir hacettir. Seçilenler, ?Bugüne bugün biz halkın iradesiyle geldik!? havası atmıyorlar mı? Hür adamın iradesi olur, iradesi olan adamın ?rey?i olur. Ha, rey sahibi olmak demek hesap verecek ehliyete sahip olmak demektir; seçilmişe oy vererek hesap sormasını bilmeyenin reyinin tavuk yemi kadar kıymet-i harbiyesi yoktur. Ayyy, cari nazariyatın dışına çıktık! Demokrasi reydir, birey de aritmetik ortalaması alınmış bir reydir, kafa karıştırmamak lazım.
Bu oyundan, oyunlardan usandık. ?Bürokratik oligarşi? diye bir laf geziyordu, birileri de umutlanmıştı? Yahu bu oligarşiyi siz seçilmişler değil misiniz? Bizim oylarımızla tepemize dikildikten sonra yakınımdır, bizdendir, hatırlı dostlar önermiştir diyerek bunları bu koltuklara siz oturtmadınız mı? Üstelik çok az istisna ile gül gibi de geçinip gidiyorsunuz, alan memnun satan memnun. Satılanlara ise sadece duygusal nedenlerle oy vermek düşer. Yani beyefendiler, bürokratik oligarşi, bizzat sizin oluşturduğunuz ?Demokratik oligarşi?nin alt boğumudur. Tepeden tırnağa böyle bir çarka bizi mahkûm ettiniz. Islah olamayacağını, edilemeyeceğini de şimdiden öğrenmiş bulunuyoruz. Mebus adaylığına soyunanlara ve özellikle kazanma ihtimali yüksek olan isimlere bakıyoruz. Şöyle bir manzara çıkıyor: Başkanın ittifaktan kontenjan adayı, başbakanın dünürü yahut hısımı, bakan beylerin şeyleri ve bir de küsurat nevinden olup ?Ya tutarsa? diye çırpınan asalet düşkünleri?
Değişmeyecek? Çünkü seviye, karakter, ahlak gidişat bu; çark sadece el değiştirebilir. Vatanın selameti için çırpınmaktan başka bir derdimiz olmadı; yalan söylemedik, kıvırmadık, kıvrılmadık. İcabında mahkemelerde hesaba bile çekildik, dindar sıfatlı şeytani örgüt ve şebekelerin iftira ve yalanları paçamızı bırakmadı. Bir defa bile ne olup bittiğini tetkik etmeyen bakanlar ve seçilmişlerle ise ötede hesaplaşırız artık. Bir daha seçilirlerse de umurumda olmaz, sadece gölge etmesinler. Üstat Sezai Karakoç, ?Ey yeşil sarıklı ulu hocalar!? diye başlayarak:
?Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
Bunu bana söylemediniz.?
Demişti? Buradan elbette ders çıkarılmalıydı ve çıkarılmalıdır. Demek ki, henüz demokrasinin ne zaaflar taşıdığını, Üstadın bu ikazına rağmen kavrayamamışız. Hangi yönetim biçimi olursa olsun, insan onun temel malzemesidir. Âlemde her şey insanın nefesiyle soluk alıp verdiği gibi, yönetim biçimi de insanın nefesiyle soluk alıp verir. Bugünden yarına illetlerinden arınmış bir demokrasi hayaldir. Ülkem için daha temiz nefesli ve hakiki anlamıyla ?rey sahibi? nesiller, daha emniyetli bir gelecek dilerim.
DEMOKRATİK OLİGARŞİ
Berat Demirci
Yorumlar