Anladım ki, bugünler insanların hakikatten kaçtığı günlerdir...
Hem de "hakk" adına hakikatten kaçtığı...
Kutsal sözler, kendisini aklama, başkalarını karalama vasıtası olarak kullanılmaktadır. Bu elbette yeni değildir ama şiddeti artmıştır...
Para, mal ve iktidar mücadelesi "kafir, fasık, münafık" gibi bağlamından koparılmış ötekileştirme teknikleriyle verilmektedir. Paria-kapitalizmin öncüsü olan yahudilik, hem fert, hem toplum seviyesinde buna ahlakî meşruiyet kazandırmıştır.
Bu ahlakî meşruiyet, hristiyan dünya için teknik vasıta olmuştur. İslam dünyasında ise kararsızlık ve kişiliksizlik olarak gözükmektedir. Bir kısım "Tanrılı maddeci" kolayca yahudiliğin açtığı imkânları kullanırken, bir kısım "Agnostik yahut ateist maddeci" hristiyanî kapitalizmi tercih etmektedir...
Peki, insan hem müslüman, hem iki tipten biri olabilir mi?
Olabilir sınırını geçtik; olmaktadır…
Sebebi "Hakk" adına hakikatten kaçmaktır...
Dunning–Kruger hastalığı galiba modern cehaletin en iyi analizi ve Türkiye artık teşhisi hak ediyor. Hastalığın sendromları kısaca şunlar: Cahildir cahilliğinin farkında değildir, dünyayı kendi için yaratıldığını sanacak kadar narsisist olabilir. Gerçekten kıymetli olanı takdir etmek yerine husumet besler.
Tedavisini mümkün görüyorlar ama beni endişelendiren şey, insanların evvela hastalıklarını kabul etmemeleridir. Türkiye, her türlü çarpıklığın içten ve örtük yaşandığı bir ülkedir. Batıdan farklılıklar taşıdığı için itiraf kültürü yoktur, tövbeye ise kendine has cehaleti engel olmaktadır... Modern olduk ama hastalıklarımız bile kişiliksiz…
Hasta olmayanlara tavsiyem susmalarıdır. Çünkü alaturka cahillerin hepsi kendini âlim de değil, âllâme saymaktadırlar...
Geçer mi?
Ortadan kalkmaz ama azaltılabilir...
Önce ciddiyetle başımıza geleni anlamak gerekir...
Devlet, eğer "Maarif" politikası arıyorsa buralara bakmalıdır.
Mahzende kaybettiği yüzüğü sokakta arayan olmaktan vazgeçmeyen eğitim anlayışından henüz vazgeçildiğini müşahede etmedim.
Belki yetişkinlerin eğitimini öne almak lazım.
Belkisi yok, bu nesiller kimin eseridir?