Büyük tarihçimiz, hukukçu ve belagat ustamız Ahmet Cevdet Paşa Osmanlı Devleti için ?İnsanlığın Son Adası? demiştir. Bu, hamaset duyguları içerisinde söylenmiş bir söz değildir. Ahmet Cevdet Paşa, resmi sosyoloji müfredatı içerisinde ağırlıklı bir yere sahip olmasa da batıdaki dönüşümü en iyi değerlendiren bir ilim adamıdır. Jön Türkleri sathî ama şiddetle etkileyen Fransız İhtilal konusunda da, kapitalizmin esası konusunda da çok ileri görüş ve tespitlerde bulunmuştur. Emperyalizm karşısında Osmanlı´nın son direnç noktasıdır ve onun parçalanmasıyla dünya, Pazar yeri haline gelmiştir.
Batılı ülkeler tarafından sömürge edilmeyen ülke neredeyse kalmamıştır. Kısa bir sürede pek çok yerli kültür, müzelik malzeme haline gelmiştir. Osmanlı topraklarında yaşayan bütün kültürler ise, hâlâ nefes alıp vermektedir. ?İnsanlığın Son Adası? sözü de tam anlamını bu noktada bulmaktadır. Çeşitliliği muhafaza ederek, beraber yaşamak, Selçuklularla başlayan ve bugün de devam eden süreçte farklı bir Türk tecrübesi olarak dünya ufkunda yerini almıştır. Bu ufkun insanlara bugün de imkânlar sunabilmesi için her karesinin tetkik edilmesi gerekir.
Atatürk ve gaza arkadaşlarının kurmaylığı çerçevesinde verdiğimiz İstiklal mücadelesine bir bütünün parçası olarak bakmak gerekir. Bu mücadele ile Türkler kendi varlıklarını koruduğu gibi, emperyalizm karşısında zayıf düşmüş bütün ülkelere ilham kaynağı olmuştur. Türkiye´nin Selçuklu, Osmanlı medeniyet uygulamaları en ileri düzeyde olmak üzere, tarihi bir birikime sahip olması; ona ayrı bir sorumluluk yüklemektedir. Kaybolabilir, toprağın altında kalabilir ama hiçbir toplum tarihinden kopamaz. Güncel olanın ve tarihin yeni güçlerinin çizdiği sınırların, aşırı derecede devletler ve devlet adamları üzerinde hâkimiyet kurması, Türkiye´yi ve benzeri ülkeleri pazara ve ekonomiye mahkûm bir halde tutmaya yaramaktadır. Savaş sonucunda bağımsızlığımıza kavuşmuş olmamız, emperyalist ülkelerin bizim üzerimizdeki hesaplarını kapatmaları anlamına gelmemektedir. Esas gerekli olan, kendimizin de geleceğe doğru bir hesabı olmasıdır. Türkiye´nin ve pek çok ülkenin durumu: kuşatılmışlık içerisinde bir bağımsızlıktır.
Batı, Birinci Dünya Savaşı süresince Türkiye´yi yorduğu gibi; kndisi de yorgun düşmüştür. Başka hesapların yanı sıra içeriden gayr-i Müslimleri ayaklandırmış, dışarıdan ise daha dinç Yunan ordusunu cepheye sürmüştür. Dumlupınar Meydan Muharebesi, Yunan ordusu karşısında kazanılan sıradan bir zafer değil, en bitkin halinde bile kurmaylar çıkaran, ölümüne savaşabilen bir milletin varlığının habercisidir. İnsanlığın son adası olan bir medeniyetin varisleri olarak, ileri düzeyde teknikleşmiş, bilgisayarlaşmış emperyalizm karşısında ülkemin ?İnsanlığın Son Umudu? olmasını dilerim. Başlangıç noktası: dinimizi ve milliyetimizi benzerlerinden kopyalanmış kentsoyluların kendi varlık ve iktidarlarını sürdürmek için kullandıkları piyasa ideolojilerinden kurtarmak olabilir. Bence bugünün en önemli meselesi budur, Fetö olayı her yönüyle bunun en keskin ve vahim göstergesi olmuştur. Reel olanı gizleyen ama yerine kendini yerleştiren derin ihanetlerden kurtulmak için, önce anlamak gerekir.
İNSANLIĞIN SON UMUDU
Berat Demirci
Yorumlar