?Okumaktan mani ne
Kişi Hakk´ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir.?
Yunus Emre
                Kitap iyi bir mürşit, halis bir dost, en nadide bir iletişim aracı, iyi bir rehberdir. Her kitap için bu tanımları kullanmak iyi niyettir, eziyet hatta cinayettir. İnsan vardır kitap okur, öyle insanlar vardır ki okunası kitaptır. Kitap vardır seversiniz, sizi içine çeker. Her satırı ufuk haritanızda yeni bir alan açar, bilgi kokar, birikim saçar. Kitap vardır keçiboynuzuna benzer. Çiğnedikçe yumuşar, sonunda ağız dolusu bir avuç posa kalır geride.
Rivayet olunur ki sayfalar dolusu şiirlerini Yunus Emre´ye veren, sonra da şiirleri hakkındaki fikrini soran kişiye Yunus´un cevabı kısa ve net olur: ?Niçin bu kadar uğraştın, ete kemiğe büründüm Yunus gibi göründüm, deseydin.? Bu ifadede de fikir hamallarının tualdeki resmidir.
Okumayan gerçeği sahtesinden ayırt edemez, ruhun varlığını idrak edemez, aşkını fark edemez. Mana âleminde yüzemez, inci gibi sözleri şiir edip dizemez. Kitapla kurulan bağ iki elimizi dua edercesine yan yana getirir, iki yakamızı toparlanmasına yardımcı olur. Kitapla kurulan bağ, canlıların suyla kurduğu bağ kadar önemlidir. Kitap; gençlik iksiridir, zihnin feridir, düşüncenin düzeneğidir.
Her kitabı okumak, önümüze gelen her yiyeceği yemekten farksızdır. Bunu hazmetmeye ne midemiz dayanır ne de bedenimiz. Sağlıklı yaşamak, sağlıklı beslenmeyle mümkündür. Akıl sağlığı ve sağlıklı düşünmek de kitaplara seçmeci bir tavırla yaklaşmaktan geçer. Çok yiyen bedenen, çok okuyan fikren obez olur.
Okumak, yazmak ve yaşamak birbiriyle ilintilidir. Okur arı gibidir, en seçkin çiçeklere konar, en güzel özleri alır; aldığı çiçekleri kendi potasında erittikten sonra bal yapar. İyi bir okurun ürettiği fikir, çizdiği yol bal kadar özgündür.  İyi bir okur,  kitap karşısında edilgen değildir; aktifdir, öznedir, etkendir. Okuduklarıyla zihninin pasını siler, gerçekle arasındaki perdeyi aralar.
Allah´ın peygamberine ilk emri okudur. Hem de ?Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı bir kan pıhtısında yarattı.? İnsan yaratılışını okumalıdır. Dünyaya gelişini ve gelişindeki evreleri okumalıdır. Hz. İbrahim gibi yıldızları, Hz. Nuh gibi denizleri, Hz. Musa gibi nefisleri okumalıdır. Ayırt edici, fark edici, şükredici olmalıdır, insanlar.
Okumak nefsimizi değiştirmiyorsa, hayata bakışınızı netleştirmiyorsa, kulluğumuzu perçinlemiyorsa bir anlam ifade etmez. Okuyan insan düşünen, üreten; ürettikçe hayatına mana veren insandır.  Görünenden hareketle aşkına köprü kuran insan, okumanın ne olduğunu bilendir.
Müslümanların kitabının adı ?Kur´an?, bir başka ifadeyle ?okunan?dır. İlk ayette ?karee? (okumak fiilinden)kökünden geliyor, kitabımız Kur´an da. Önemli olan da bu okumanın şekli. Kur´an´ın mezarlıkta okumak için ve fal bakmak için gelmediğini bilen her insan ondaki manayı görür. Bu fark ediş okumanın ne şekilde olacağını sağlam ve salim insanlara göstermektedir. Okumanın temelinde yaşayan Kur´an olmak var.
İnsan okudukça kabuğunu kırar, ufkunu açar ve göğsünün genişlemesine yardımcı olur.  İnsanın okudukça dili çözülür, sözleri değerlenir, söyledikleri iz bırakmaya başlar.
Okumayı bu denli önceleyen bir dinin mensubuna, bir peygamberin ümmetine bir köşede miskin miskin beklemek yakışmaz ve yaraşmaz.