OTORİTE “LAFLA-SÖZLE” OLMAZ!
Futbol hepimizin bildiği gibi sadece 11 kişinin sahada mücadele ettiği bir oyun değil, takım oyunudur.
Bu takımı yönetim, hoca, futbolcular ve taraftar oluşturmaktadır. Bunun içerisine doktor, masör, tercümen ve hatta malzemeci bile vardır.
Basının etkinliği göz önünde tutulursa elbette ki, bizler medya mensuplarının da bu takıma omuz vermesi lazımdır.
İyi bir “hoca” getirelim bizi şampiyon yapsın!
İyi bir “santrafor” golcü transfer edelim bizi şampiyon yapsın!
Bunlar, ucuz kahramanlık elde etmek için söylenen sözlerdir. Amiyane tarzla "kahve ağzı" ile söylenmiş sözlerdir.
Bir takımı, ne getirilen hoca, ne de transfer edilen “forvet” tek başına şampiyon yapamaz.
Takımın başına getirilen hoca, ne kadar işini biliyorsa ona göre yani “çapına göre” bir takım kurar.
Başkan ve yönetimle ne kadar ters düşerse düşsün, oturup konuşup birlikte hareket eder.
Takımın bütün “enstrümanları” üzerinde güçlü ve sarsılmayan bir otoritesi olmalıdır.
Bu otorite "lafla-sözle” olmaz!
Hoca, bilgisi, çalışkanlığı, disiplini, şefkati ve futbolcularla olan iletişimi ile bunu yapar.
Hocanın, kendi oynatacağı sisteme göre uygun futbolcular transfer etmesi ve araması son derece doğaldır.
Başkan ve yönetim buna yardımcı olmalıdır!
Bunun için ligi iyi bilen “hoca” ile çalışılmalıdır.
Yabancı hocaların bilmedikleri bir ülkede ve ligde çalışmaları, oraya uyum sağlamaları zordur.
Sivasspor teknik direktörü Osman Zeki Korkmaz, elbette düzenli bir hoca olarak Sivasspor’un bu sezon neye ihtiyacı olduğunu belirten bir rapor vermiştir ve transferler ona göre yapılmıştır.
Biliyorsunuz “iktidara” gelen her teknik direktör "bir enkaz” devraldığından bahseder.
Başarısız olunca "ne yapayım benim elimdeki malzeme bu işte, sahaya atlayıp gol atacak değilim" diyebilir.
O nedenle ne kadar iyi “hoca” takımın başına getirilirse getirilsin, iyi futbolcular da transfer edilmeli.
Sivasspor’un “forvet” meselesini halletmesi lazım.
Bu mevkiye “Manaj” gibi bir “golcü” lazım.
Umarım alırlar.
Kalın sağlıcakla...
