Anadolu köylerinde çocukluk heyecanı içinde gelmesini dört gözle beklediğimiz, vasıl olduğumuzda tarifsiz mutluluklar yaşadığımız, gitmesini ise hiç mi hiç istemediğimiz Ramazanlarımız vardı bizim... Her ne kadar sahurdan, iftardan, teravihten ibaretmiş gibi görünse de Ramazanlarımız vardı bizim bin bir güzelliği bir arada yaşadığımız ve aklımızdan hiç çıkmayan...
Sahurda gaz lambasının sihirli ışığıyla niyetlendiğimiz, gündüz güneşin sıcaklığıyla susadığımız, iftarda bayram ettiğimiz Ramazanlarımız vardı? Çoğu zaman düğülcek çorbası, herle, bulgur pilavı, bulama aşı, patates mıhlaması, hamur sıkması, ufacıklı gibi yemeklerden bir tanesinin yanında taze peynir ve sıcak kömbenin olduğu sahur ve iftar yemeklerimiz vardı bizim? Tadı damağımızda kalan...
Teravih namazlarımız vardı bizim, cümbür cemaat hazır bulunduğumuz? Ayrılık düşüncesiyle üzgün, çocukluk hevesiyle neşeli, ihtiyarlarımızın geçmişe özlem dolu bakışıyla da biraz buruk kutladığımız bayramlarımız vardı bizim?
Ve ileriki zamanlarda tekrar tekrar hatırlanmak üzere akıllarda yer edinerek, farklı güzellikleriyle bir Ramazan daha böyle nihayete ererdi? Ve giderdi harikalar diyarına...
Bütün bu güzelliklerin üzerine bir de şehir Ramazanları vardı, köy Ramazanlarından farkını büyüyünce daha iyi anladığımız?
Anlatılanlardan öğrendiğimiz kadarıyla şehir Ramazanlarında zengin sahur ve iftar sofraları oluyormuş... Adını bilmediğimiz, tadını hayal bile edemediğimiz yemeklerle donatılıyormuş masalar... Çeşit çeşit salatalar, kolalar, meyve suları, tatlılar yerlerini alıyorlarmış...
Onlar çeşit çeşit nimetleri iştahla yemeye başlıyorlardı? Biz de besmeleyle bir yudum su içtikten sonra elimize kömbeyi alıp kaşıklıyorduk düğülcek çorbasını doyana kadar...
Şehir Ramazanlarında iftardan sonra yeni bir hayat başlıyor ve bu hayat bazen sahura kadar devam ediyormuş... İnsanlar dalıyorlarmış şehrin ışıklı dünyasına... Çadırlar, panayırlar kuruluyor ve akşamları eğlenceler düzenleniyormuş şehir merkezlerinde... Gezmeleri, eğlenceleri, oyunlarıyla sanki bir başka âlem olduğu hissine kapılıyorduk şehir Ramazanlarının?
Büyüdük şehir Ramazanlarının içinde bulduk kendimizi? Aslında o kadar da büyüleyici olmadığını gördük? Ve fark ettik ki şehir Ramazanlarının yanında köy Ramazanları daha sıcak, daha samimiydi galiba?
Ama yine de bütün zaman, mekân ve insanlarıyla ne güzeldir şu bizim memleketimiz...
Köy ve Şehir Ramazanları
İbrahim Kaya
Yorumlar